Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Erdoğan'dan Sert Mesajlar

Başbakan Erdoğan, Türk jetini uluslararası hava sularda vuran Suriye?den Türkiye sınırına yaklaşan her askeri unsurun, bundan böyle tehdit olarak görüleceğini ve askeri hedef olacağını söyledi. 

26 Haziran 2012
Erdoğan'dan Sert Mesajlar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’nin Türk savaş uçağını düşürmesinin ardından partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda tüm dünyanın beklediği konuşmasını yaptı.

Türk uçağının hava ihlali yapmadığını belirten Erdoğan, saldırının uluslararası hava sularda gerçekleştiğini söyledi.

Suriye yönetimini sert bir şekilde uyaran Başbakan Erdoğan, “Türkiye’nin dostluğu ne kadar değerli ise herkes bilsin ki gazabı da o kadar şiddetli ve kahredicidir” dedi.

Erdoğan, Suriye’den Türkiye sınırına yaklaşan her unsurun bundan böyle askeri tehdit olarak görüleceğini ve askeri hedef olacağını ifade etti.

Savaş çığırtkanlıklarının tuzağına düşmeyeceklerini vurgulayan Erdoğan “Susacak, tepkisiz kalacak, elimiz kolumuz bağlı oturacak ülke değiliz. Uluslararası hukuk çerçevesinde bu hadisenin üzerine kararlılıkla gitmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.

Muhalefet liderlerine teşekkür eden Erdoğan, Suriye politikasını eleştiren bazı köşe yazarlarına ise şöyle seslendi: “Sizinki gibi dalkavukluk yapamayız.”

Başbakan Erdoğan'ın konuşması AK Parti Milletvekilleri tarafından sık sık alkışlarla kesildi.

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

"Biz, binlerce kilometre ötede ülkemizi anlatma çabası içindeyken 19 Haziran’da askeri birliğe yapılan saldırıda 8 askerimiz şehit oldu. Askerlerimize rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Umutların yeşerdiği her dönemde terör örgütü karanlık yüzünü gösteriyor, provokatif eylemlere başvuruyor. Kayıp vereceğini bile bile gençleri ölüme gönderiyor.

Dış politikada aktif bir politika sergiledikçe ekonomi büyüdü. Kimse Türkiye’nin içine kapanmasını beklemesin. Türkiye merkezinde bulunduğu geniş coğrafyada akrabalarıyla aynı gönül dilini konuşan bir ülkedir.

Türkiye, aktif dış politika sonucu bölge halkıyla kardeşlik bağlarını güçlendirmiş, dünyada saygınlık kazanmıştır. Türkiye, dostlarıyla el sıkışmış, akrabalarıyla hasret gidermiş, kardeşleriyle kucaklaşmıştır.

Türkiye hiçbir ülkenin içişlerine karışmamış ve karışmayacaktır. Komşularının her anlamda kendisinden emin olacağı ülkedir. Türkiye'nin dostluğu son derece değerlidir. Arkasına Türkiye'yi alan her ülke bilsin ki sırtı sağlam, emniyet ve güvenlik içindedir.

Türkiye'nin büyümesinden rahatsızlık duyanlar var, küresel ekonomik kriz karşısında sağlam duruşundan rahatsız olanlar, kardeşleriyle kucaklaşmasından rahatsızlık duyanlar var. Bu rahatsızlık bazı çevrelerin Türkiye'ye yönelik terörleri desteklediklerini çok iyi biliyoruz. Büyüyen, güçlenen etkinliği artan Türkiye risk değil, fırsattır.

Bizim için önemli olan komşuluk, dostluk ve kardeşlik hukukudur. Hiç kimse bizi yanlış anlamasın. Türkiye; Bosna, Kosova, Kabil, Bağdat, Basra, Kerkük, Halepçe için yüreğini ortaya koymuştur.  Bugün Şam, Halep, Hama, Humus dediğimizde hesap peşinde değil, kanı akan kardeşlerimiz için haykırıyoruz.

Bildiğiniz gibi 22 Haziran 2012 tarihinde Suriye'nin 13 deniz mili açığında, Doğu Akdeniz'in uluslararası hava sahasında bir F4 askeri uçağımıza saldırı düzenlendi. Uçağımız Lazkiye'nin 8 deniz mili açıklarında Suriye kara sularına düştü. Altını çizerek söylüyorum; Suriye kara sularında uçağımız vurulmamıştır. Uluslararası sularda vurulmuştur. Vurulduktan sonra uçağımız Suriye sularına düşmüştür, bunun bilinmesi lazım. Bunu saptırma gayreti içerisinde olan, ağırlıklı olarak içeride, kısmen de dışarıda bazı mahfiller var.

Bu menfur saldırının hemen ardından pilotlarımıza yönelik başlattığımız arama kurtarma çalışmalarını dört bir koldan büyük hassasiyetle sürdürüyoruz. Bir kez daha pilotlarımızın ailelerine sabır ve metanet diliyorum. Elbette önceliğimiz pilotlarımızı bulabilmek, evlatlarımıza sağ salim kavuşabilmektir.

Türkiye'nin gazabı şiddetlidir

Türkiye'nin dostluğu ne kadar değerliyse herkes bilsin ki Türkiye'nin gazabı da o kadar şiddetlidir o kadar kahredicidir. Yumuşak başlılığımız uysal koyun olduğumuz anlamına gelmez. Bizim vakur, soğukkanlı tavrımız birilerini aldatmasın. Sağduyulu olmamız acziyet gibi algılanmasın. Ben burada hamasetin diliyle konuşmuyorum, ben burada tarihimden aldığım güçle, ecdadımdan aldığım ilham ve mirasla konuşuyorum. Bin yıllık bir devlet geleneğine sahip olan Türk milleti tarihin akışını değiştirmiş bir millettir. Bu sözlerimi hamaset olarak görenler, önce kendilerine sonra bu milletin tarihine baksınlar.

'Burada da kimseye tarih dersi verecek değilim. Biz tarihi yaparız. Onu kimin yazacağına, kimin okuyacağına, kimin ondan ders alacağına karışmayız. Türkiye'nin büyümesinden rahatsızlık duyanlar var. Türkiye'nin küresel ekonomik kriz karşısında sapasağlam duruşundan ciddi rahatsızlık duyanlar var. Türkiye'nin kardeşleriyle kucaklaşmasından, Türkiye'nin 100 yıllık hasreti sona erdirmesinden rahatsızlık duyanlar var. Bu rahatsız çevrelerin Türkiye'ye yönelik terörü desteklediklerini, bölgedeki bazı kukla yönetimleri Türkiye'ye karşı kışkırttıklarını çok iyi biliyoruz ve görüyoruz. Büyüyen, güçlenen, etkinliği artan bir Türkiye bu bölge için bir risk değil, bir talihtir, bir fırsattır.

Güçlü bir Türkiye'den rahatsızlık duyan çevreler de karşılarında nasıl bir devlet olduğunu iyi anlasınlar ve adımlarını ona göre atsınlar. Bu coğrafyadaki her oyunu halklara, masum insanlara kasteden her senaryoyu boşa çıkarmak için Türkiye var gücüyle mücadele edecektir. Bölgede kadastro mühendisliği yapılmasına, Türkiye asla göz yummayacaktır. Biz büyük Türkiye'den rahatsızlık duyan çevrelerin taşeronluğunu yapan, tetikçiliğini yapan kanlı terör örgütüne karşı tek bir geri adım atmadan mücadele vereceğimiz gibi, Türkiye'ye hasmane tutum sergileyen çevrelere karşı da şunu söylüyorum; yakıcı bir azap olmaya devam edeceğiz.

Bu coğrafyada masumların canına kasteden her senaryoyu boşa çıkarmak için Türkiye çalışmasına devam edecektir. Türkiye kadastro mühendisliğine göz yummayacaktır.

Hedef saptırmaya çalışan köşe yazarları var. Sanki bu milletin evladı değiller. Bunu insafsızca, fütursuzca yapıyorlar.

Kimliği açık olan, silahı olmayan, tek başına uçan bir keşif uçağımızın düşürüldüğü bu olayda Türkiye sonuna kadar haklıdır.

Doğu Akdeniz genelinde haklarımız var. Yenilenmiş radarlarımızın test edilmesi için yapılan bir uçuştur.

Suriye tarafından en ufak bir ikaz, en ufak bir nota tarafımıza yapılmamıştır. Yapılmadan uygulamaya gidilmiştir. Ondan sonra da utanmadan sıkılmadan dost olarak gördüklerini söylüyorlar. Bu hasmane bir tutumdur. Kısa süreli bir ihlali kimse haksız, hukuksuz, vicdansız bir saldırı için gösteremez.

Böyle hassasiyetle hareket etmemiz sebebiyle muhalefet liderlerine teşekkür ediyorum. Saldırı sonrasında dış politikamızı sorgulayan acımasız değerlendirmeler değerlendirmeye tabidir. Türkiye’nin hedefe konulması aymazlık, sorumsuzluk olur.

Esad rejiminin alçakça saldırısını masum gösterecek yorumlar yapmak, sorumlu bir davranış biçimi olmayacaktır. Suriye konusunda kimsenin karnından konuşma, lafı geveleme, muhalefet olsun diye ülkenin menfaatlerine zarar verecek söylemlerde bulunma lüksü yoktur, olmamalıdır.

Doğu Akdeniz’de uluslararası sularda AK Parti’nin değil, aziz milletimizin uçağı hedef alınmıştır. Türkiye'yi sorgulayanlar, Suriye’deki rejime destek verenler tarih önünde mahcup olacaklardır.

Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde Şam bizim için en az Kudüs, Mekke ve Medine kadar kutsal bir şehir olmuştur. 9 asır boyunca Türkler, Edirne'yi Hama'dan, Bursa'yı Humus'tan, Diyarbakır'ı Halep'ten, İstanbul Şam'dan ayrı gayrı görmediler. İstanbul ile Şam tıpkı Türkler, Kürtler ve Araplar gibi tarihleri bir, kaderleri bir, gelecekleri bir olan iki kardeş şehirdir.

Suriye'nin cetvelle çizilmiş sınırları, Suriye ve Türkiye halklarının kardeşliğini engellemeye yetmez. Suriye'nin başına getirilmiş işbirlikçi, despot yöneticiler, Suriye ve Türkiye halklarının insanlık tarihi kadar eski kardeşliğini törpülemeye yetmez. Bu coğrafyada Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır ve diğerleriyle bir elin parmakları kadar birbirimize yakınız. Bir elin parmakları kadar biz beraberiz ve kardeşiz. Kendi tarihinden bile haberdar olmayanlar işte bu kardeşliği anlayamazlar. Suriye'deki zalim ve kukla yönetime sempati duyanlar, Türkiye ile Suriye'nin kadim uhuvvetini anlayamazlar. Kendi tarihinden, ecdadından bihaber olanlar, AK Parti'nin Suriye politikasını doğru analiz edemezler.

Bundan 100 yıl önce, çil çil altınlar karşılığında hem kendi ruhunu hem de Kudüs'ü satan çapulcular, nasıl ki bizim Arap kardeşlerimiz temsil etmiyorlarsa, bugün Suriye'deki yönetim de asla ve asla bizim Suriyeli kardeşlerimizi temsil etmiyor.

Baba Hafız Esad, Türkiye’ye karşı hasmane bir tutum sergiledi. Beşar Esad, değişeceğini söyleyerek hem Türkiye’ye hem de bölge ülkelerine umut verdi. Verilen sözlerden memnuniyet duyduk. Ama umutlarımız hep boşa çıktı. Çünkü doğru konuşmuyordu.

Esad, ‘Türkiye’nin yapısından istifade etmek isterim’ dedi, biz ‘her türlü desteği veririz’ dedik. Ama umutlarımız hep boşa çıktı. Çünkü doğru konuşmuyordu.

Oğul Esad'ın süreç içinde babasının izinde gitmekte ısrar ettiğini gördük. Tavsiyelerde bulunduk, günlerce telefon görüşmeleri yaptık. Ama bizi hep oyaladı.

Gelinen noktada hiçbir meşruiyetinin kalmadığı açıktır. Kendi halkını katleden bir zorba yönetim işbaşındadır.

Suriye'de kendi halkını, çocuk, kadın, yaşlı, masum sivil demeden acımasızca vahşice katleden bir zorba yönetim işbaşındadır. Benim bu ifadelerimi Bazı köşe yazarları, 'Bizim Başbakanımız çok sert, çok köşeli konuşuyor' diyor. Bize gelin özel bir ders verin de nasıl konuşacağımızı da sizden öğrenelim. Sizin köşeniz de yaptığınız dalkavukluğu, biz Türkiye Cumhuriyeti'nin başında yapamayız.

İstisnalar bir tarafa, kalemleriniz belki belli yerlere satılmış olabilir ama bu siyasi irade, belli bir yere değil, hakka ve halka teslim olmuş bir siyasi iradedir. Birileri çıkıyor, 'Türkiye bu olanları, bu katliamları zulümleri görmezden gelseydi, Türkiye neden bu kadar önde' diyor. Türkiye'ye, kendi ülkesine, kendi memleketine maşa, taşeron gibi ifadelerle hakaret edenler, haksızlık edenler var. Cürümü ne kadar yer tutar diye baktığın zaman da bir şey tutmaz. Ama bunları alıp kaldıranlar, paye verenler var. Biz kimsenin maşası değiliz, taşeronu da değiliz. Biz başkalarının kışkırtmasıyla değil; kendi iradesiyle, gücüyle tarihi ve medeniyete hareket eden bağımsız bir ülkeyiz. En önemlisi biz Hz. Ali'nin şu sözünü kendisine rehber edinmiş bir ülkeyiz. Ne diyor Hz. Ali; 'haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.' Bizim haksızlık karşısındaki haykırışımızı da farklı yerlere çekenler; şeytanla ortaktır, onlar da dilsiz şeytandır, değerli arkadaşlar. Biz bölgede kimlerin Suriye'nin katliamlarına destek verdiğine bakmıyoruz. Biz bölgede Suriye'nin katliamlarına kimlerin sessiz ve tepkisiz kaldığına bakmıyoruz. Biz Türkiye'yiz, biz büyük bir ülkeyiz. Biz kendimizden sorumluyuz. Biz çıkar hesapları yapmadan, sağına soluna bakmadan 'ben varım' diyecek, haksızlık karşısında sesini yükseltecek bir ülkeyiz.

Türkiye, yerini, zamanını ve yöntemini kendisi tayin ederek, bu haksızlığa karşı uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanacak, gereken adımları kararlılıkla atacaktır. Altını çiziyorum. Artık yeni bir aşamaya geçildi.

TSK'nın angajman kuralları değişmiştir, Suriye sınırındaki tüm ihlallere karşılık verilecek. Suriye’den yaklaşan her askeri unsur tehdit olarak görülecek, askeri hedef olarak görülecektir. Türkiye dostluğu, husumeti test edilecek bir ülke değildir. Türkiye’nin test edilemeyeceğini net ve kararlı bir biçimde ispat ederiz, edeceğiz.

Türkiye olarak elbette savaş çığırtkanlarının, provokatörlerin tuzağına düşmeyiz. Merak etmeyin. Ancak uluslararası sularda da uçağımıza yapılan bir saldırı karşısında susacak, tepkisiz kalacak, elimiz kolumuz bağlı oturacak ülke değiliz. Uluslararası hukuk çerçevesinde bu hadisenin üzerine kararlılıkla gitmeyi sürdüreceğiz.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.