Diyanet İşleri Başkanlığı resmi sitesinin bildirdiğine göre geçtiğimiz hafta meydana gelen Hac Bakanlığına yönelik saldırı nedeniyle El Mevla’ya başsağlığı dileklerini ileten Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Irak’ın tarihte olduğu gibi bu imtihanı da başarıyla atlatacağına inanıyorum.” dedi. Irak’ta yaşanan olayların bir mezhep ihtilafı olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, böyle bir bakış açısının hakikati ters-yüz etmek olacağını dile getirdi.
Bağdat’ın tarih boyunca bir barış ve kardeşlik şehri olarak anıldığına dikkat çeken Başkan Görmez, şöyle konuştu:
“Son yıllarda Irak’ta meydana gelen olayları sadece bir mezhep ihtilafı olarak değerlendirmemek gerektiğini düşünüyorum. Yaşananları, sadece Şii-Sünni çatışması olarak göstermek, hakikati ters-yüz etmek olur. Aynı Allah’a, aynı Peygambere iman eden, aynı tarihi, aynı kültürü paylaşan, aynı namazı kılan, aynı secdeye varan insanların birbirini katletmesine ben inanamıyorum. Bu elim olaya yol açan asıl sebepleri, din ve mezhep ihtilafında değil, 100 yıl boyunca ülkenin tarihî, kültürel ve dinî fay hatları ile oynanmasında aramak gerekir. Nasıl ki dünyanın coğrafî yapısının altında fay hatları var ve onlar sarsıldığı zaman deprem oluyorsa aynı şekilde herhangi bir ülkenin dinî, tarihî ve kültürel fay hatları ile oynandığı zaman o ülkede sosyal depremler yaşanır. İnşallah Irak, yeniden birlik ve beraberlik içerisinde yoluna devam edecektir.”
“En büyük mensubiyetimiz İslâm’a olan mensubiyetimizdir”
Geçtiğimiz aylarda coşkuyla kutlanan Kutlu Doğum Haftası’nın ana temasının “Kardeşlik hukuku ve kardeşlik ahlâkı” olarak belirlendiğini ve kutlamaların bu çerçevede gerçekleştirildiği hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Allah’ın Müslümanlar için uygun gördüğü en güzel ismin “Müslüman” ismi olduğunu söyledi. Başkan Görmez, şunları söyledi:
“Allah’ın bize uygun gördüğü en güzel isim, “Müslüman” ismidir. Hepimizi Müslüman olarak isimlendiren Cenab-ı Hak’tır. Dolayısı ile başka unvanlarımızı o ismin üstüne çıkarmaya hiçbirimizin hakkı yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bu sene Kutlu Doğum Haftası’nda, “Kardeşlik ahlâkı ve kardeşlik hukuku” konusunu işledik. Orada şunun üzerinde durduk: Her insan ve toplumun bir küçük aidiyetleri ve mensubiyetleri bir de büyük aidiyet ve mensubiyetleri vardır. Mesela bir dile, coğrafyaya, kavme ve aşirete mensubiyetimiz küçük mensubiyettir. Bizim en büyük mensubiyetimiz, İslâm’a olan mensubiyetimizdir. Küçük bir mensubiyeti büyük mensubiyetimizin üzerine çıkartırsak büyük bir yanlış yapmış oluruz.”
“Irak, mezhep savaşına sürüklenmek isteniyor”
Irak’ın tarih boyunca bir İslâm beldesi olarak İslâm medeniyetine ev sahipliği yaptığını dile getiren El Mevla ise Osmanlı sonrası Irak’ın zayıflatılmaya çalışıldığını ancak artık bu durumun değişeceğini söyledi.
Irak’ta birçok din ve mezhebin yıllarca barış içinde bir arada yaşadığına işaret eden El Mevla, bugün yaşanan üzücü hadiselerin de Müslümanlardan kaynaklandığına inanmadıklarını dile getirdi. El Mevla, şöyle devam etti:
“Irak’ta birçok mezhep ve inanç varlığı mevcuttur ve bu topluluklar, yıllardır barış içinde yaşamaktadır. Bugün yaşananlar, terör örgütlerinin işidir ve biz bunları asla tasvip etmiyoruz. Şii ve Sünni dünyanın Irak’ta bulunan âlimleri de birçok toplantılar düzenleyerek bu durumu düzeltmeye çalışmaktadırlar. Irak’ta bir Şii-Sünni savaşı varmış gibi gösteriliyor. Şii ve Sünni bölgelerinde bombalar patlatılarak iki tarafın savaşa çekilmesi hedefleniyor. Ancak Şii ve Sünni dünyanın önde gelen âkil insanları, durumun böyle olmadığını bildikleri için bu tuzağa düşmemektedir. Biz inanıyoruz ki bunu yapanlar, ne Allah’a ne de ahirete inanmaktadırlar. Bunu yapanların tek hedefi, Irak’ın yıkıma uğramasıdır. Eylemlerde alt yapıyı ve Irak’ın önde gelen kanaat önderlerini hedeflemektedirler. Arzu ediyoruz ki tüm bunlar, yakın zamanda sona erer ve Irak, tarihteki gibi yeniden bir barış şehri olur.”
“Hac ve umre organizasyonunda Türkiye’nin tecrübesinden faydalanmak istiyoruz…”
Hac ve Umre Bakanlığı olarak kendilerinin de Şii-Sünni kardeşliğini sağlamak için yoğun çaba harcadıklarını dile getiren El Mevla, hac ve umre organizasyonlarında Şii ve Sünni hacı adaylarının aynı binalarda ve aynı odalarda kalmasını sağlayarak kardeşliği pekiştirdiklerini söyledi.
El Mevla, bakanlıkta çalışan görevliler arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin her kesime görev verdiklerini de vurguladı.
Diyanet İşleri Başkanlığının hac konusundaki tecrübelerini çok önemsediklerini ve bu tecrübelerden faydalanmak istediklerini dile getiren El Mevla, şunları söyledi:
“Suudi Arabistan eski Hac Bakanı’ndan defaatle duyduğum bir şeyi aktarmak istiyorum: Kendisi, her zaman hac ve umre organizasyonları konusunda Türkiye’nin dünyada birinci sırada geldiğini söyler. Ziyaretimizin amacı da Türkiye’nin hac ve umre organizasyonu konusundaki işte bu tecrübesinden yararlanmaktır.”