Sayın Laçiner !
27.12.2011 tarihinde TRT Haber Açı programındaki değerlendirmenizin tam metnini inceledikten sonra, şahsımda, “Bu aydınımız bunca unvana nasıl sahip olmuş? Stratejik araştırmalara böylesine yoğunlaşmış bir aydın realiteden bu kadar uzak ve gerçeklerle bağdaşmayan bu sözleri nasıl söylemiştir?” gibi soruları oluşturmuş, dolayısıyla “stratejiden anlama acziyeti” olan bir insan izlenimi uyandırmıştınız.
Ama bu birkaç gün içerisinde ne kadar iyi bir strateji uzmanı olduğunuzu anladım. Nitekim konuşmanın başında saydığınız Arap ülkeleri için Şiilik Hıristiyanlıktan daha kötüdür, dedikten sonra bu doğru olmayan tespitin konuşmanın sonuna kadar altını doldurmakla çok ateşli biçimde meşgul olmuş ve hiçbir yerinde Şia’yı ehli kitap bile saymayan bu tekfirci Vahhabi anlayışın, aslında İslam içine İngilizler tarafından sokulup şimdilerde ise daha çok ABD ve İsrail tarafından kullanılan fitne unsuru olduğu gerçeğine bir kelime ile bile değinmemişsiniz. Hal böyleyken başta kullandığınız “..Mısır için..” ifadesinin arkasına saklanmanız ve aynı ustalıkla mazlum edilmiş aydın rolünü de çok güzel oynuyorsunuz. Böylece haksız yere mezhepçilik bağnazlığına karşı bir aydını linç(!) edenlerin de yine şu cani, bağnaz Şiiler olduğunu kendinizce ispatlamış oluyorsunuz.
Filistin uğruna binlerce civanını feda eden, işgalcilere karşı kendi ülkesini, milli birliğini, toprak bütünlüğünü ve Müslümanların İslami birlik ve kardeşliğini savunup sağlamaktan başka hiçbir hedefi olmayan Şii Hizbullah’ın hangi sözcüsü Suriye yönetimi için “halkını katledebilir” demiştir? Ya da Şii Maliki ne zaman, hangi beyanatında, “İran’la el ele verip Sünnilerin hakkından geleyim” demiştir?
ABD’nin Irak’ı işgalinin başından itibaren, Türk tır ve kamyonlarını yakanlar Şiiler miydi?
Şerefli Türk subaylarının başına çuval geçirenlere yol gösterenler Şiiler miydi?
Irak’ın kuzeyinde şanlı Türk bayrağını yakanlar Şiiler miydi?
Birinci Cihan harbinde İngilizlerle birlik olup Türk’ü arkadan vuranlar Şiiler miydi?
Türklere karşı emperyalistlerle birlik olduğu için, azınlık olduğu halde Irak’ın başına bela edilen ve yine emperyalistlerin verdiği kimyasal silahlarla yüz binlerce vatandaşını katleden Şiiler miydi?
Sünni Kuveyt-i işgal eden, komşularına saldıran, Suudi Arabistan’a füze yağdıran ve Türkiye’yi Ahiret Topu ile tehdit eden Şiiler miydi?
Yüzlerce İranlı hacıyı kutsal topraklarda katleden sonra da yüzlerce Türk hacısını tünellerde boğup öldüren Şiiler miydi?
Birkaç yıl bundan önce Ramazan gününde, bayram arifesinde İstanbul’u kana boyayıp Türk Milleti’nin bayramını yasa döndüren Şiiler miydi?
İsrail karşıtı Filistinli ve Lübnanlı direnişçi Müslümanları yok etmesi için İsrail’e sekiz milyar dolar para gönderen Şiiler miydi?
Musul, Kerkük ve sair bölgelerde Türkmenlerin malına, mülküne ve canına kastedenler Şiiler midir?
Afganistan’da Özbek ve Hazara Türkleri’ni diri diri tabuta çivileyenler Şiiler miydi?
Laçiner kardeş! İzninizle birkaç şey de ben size hatırlatayım.
1-Tanıyan herkes bilir ki Selahattin Özgündüz hiçbir zaman dışarıdan destur almadı, almaz, almayacaktır. Hiç bir ülkenin bütçesi Selahattin Özgündüz’ü satın alıp kendi ülkesine karşı kullanmaya yetmez.
Star Gazetesi’ndeki yazınızda Tahran’a uyarıda bulunmuşsunuz. Eğer şu son konuşmalarınızdan dolayı Tahran’dan size bir tehdit varsa açıklayın, hemen siyah çelenklerle İran Temsilciliğine yürüyüşe geçelim. Yok, eğer burada Tahran’ın birilerini size karşı kışkırttığı yönünde elinizde bir bilgi var ise, dıştan destur alarak sizi rencide edenleri açıklayın. Biz de camiamıza deşifre edip dışlanmalarını sağlayalım. Ya da mezhebini karaladığınız insanların doğal tepkilerini dışarıyla ilintilendirmek suretiyle stratejisyen maharetinizle sindirmeye çalışıyorsanız, bu yolla bizi sindiremezsiniz.
2-Kurum, devlet ve kişiler üzerinden başkalarının mezhebini kötülemek “aydınlık”, ama mezhebinin kötülenmesine karşı hassasiyet göstermek “bağnazlık” ise, demek ki biz hiçbir zaman aydın olamayacak, hep bağnaz kalacağız.
3-Siyonist ve Emperyalistler kendilerine karşı, bağımsız, dik ve onurlu duran ülkeler aleyhine başlattıkları soğuk savaşta herkes istediği safta durup ağız birliği yapma hakkına sahipse, herkes bilsin ki biz ülkemizi ve bölgemizi bölüp, parçalayıp, sömürüp yutmayı amaçlayan Siyonist ve Emperyalistlerin karşısındaki saftayız.
4-Vatanımızın bütünlüğüne ve milletimizin birliğine kasteden, istisnasız hangi ülke, örgüt ve kişi olursa olsun onun da yanında değil karşısındayız.
5-Mecbur bırakılırsak cevap hakkımızı saklı tutarak bildiririm ki bu tartışmanın uzamasından mutluluk değil, rahatsızlık duymaktayım.
Sayın Laçiner! Bu birkaç günlük manevralarınızdan iyi bir stratejisyen olduğunuz bir kez daha ortaya çıkmış, kanıtlanmıştır. Sizden ricam, bu maharetinizi -çoğu zaman yaptığınız gibi- bundan sonra da genelde Müslümanların, özelde Türk Dünyasının ve Ülkemizin birliği, dirliği yönünde kullanmaya devam etmenizdir. Böylece sizin ve bizim üzerimizden prim yapıp bulanık suda balık avlama derdinde olanlara daha fazla fırsat vermemiş oluruz.
6-Kıymetinizi (biz biliyoruz) kendiniz de biliniz. Biz her konuşanı adam yerine koyup ciddiye bile almıyoruz. Bildiğiniz gibi, bazı insanlar devamlı bizim inanç ve kültürümüzü karalamaktadırlar. Ama biz onları muhatap alarak cevap vermeye değer bulmuyoruz. Size cevap vermiş olmamız, sizi önemsediğimizden ve bu tür beyanatı size yakıştıramadığımızdandır.
7-Kişi, örgüt hatta devletlerin hata yaptıklarını farz etsek bile, bunu onların mezhebiyle ilintilendirmenin, istemeden de olsa düşmanların yararına olacağını dikkatten kaçırmamamız gerektiğine inanıyorum.
İslam’ın Şii ve Sünni yorumlarına inanan biz Müslümanlar her zaman hata yapabiliriz. Bu hatalar, bizlerin şahsi hatalarımız olarak değerlendirilmeli ve bunları Caferi, Hanefi, Şafii, Zeydi, Maliki ve Hanbeli gibi hiçbir İslami yorum ve mezhebe mal etmemeliyiz.
Allah birliğimizi ve kardeşliğimizi bozmasın, bozmak isteyenlere de fırsat vermesin.
Saygılarımla..
04.01.2012
Selahattin Özgündüz
04 Ocak 2012