16 Aralık Cuma günü Halkalı Zeynebiye Camii'ndeki cuma hutbesinde binlerce kişiye seslenen Türkiye Caferileri Lideri, hutbesinin ikinci kısmında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi:
"Geçtiğimiz hafta yarım asırlık dostum, alim arkadaşım, Ş. Furuddin Koç'un cenaze töreni ve taziye meclisleri vardı. Toplumumuz kendisine hizmet edenlere vefasını gösterdi, Allah hepinizden razı olsun.
Toplumun birliği dirliği için çalışan fesat çıkarmaya bölücülük yapmaya karşı duran bir aksakal alimimizin cenazesinde ve taziyesinde bir kez daha görüldü ki, toplum, birlik ve dirlik için çalışana değer veriyor. Pazar günü tatilini bırakıp onun cenazesine koşuldu. İmam-ı Zaman hakkınızda duacı olsun.
Dün de sayın diyanet işleri başkanımız taziye ziyaretiyle bizleri onurlandırdılar. Yeni atanan İstanbul Müftümüz ile birlikte teşrif ettiler, derdimizi, yasımızı paylaştılar.
Geçtiğimiz haftanın yoğun gündeminden birisi de "mele" meseleydi. Mele, bizde kullanılmayan bir tabirdir. Güneydoğu'daki Kürt kardeşlerimizin genelde alimleri için "Seyda, mele, mella, mela" şeklinde tabirleri kullanırlar. Bizimle ilgili bölümü, Caferi vatandaşlardan da alimlerden de, başvuran olursa bu kadrolara alınacaklar, ibareleridir.
Biz buna karşılık ya hep ya hiç, dedik. Bizden birini ikisini almak onları, toplumun gözünden düşürür. Onlara vatan haini gibi, din haini dini dinara satan gözüyle bakılır. Toplumdaki saygınlığını yitirir. Milli birliğimize katkı sağlayayayım derken daha da camiamız bundan kaygılanır kuşkulanır. Ne yapmak isteniyor? Bizi asimile mi etmek istiyorlar, birliğimizi mi bozmak istiyorlar, aramıza fitne mi sokmak istiyorlar, gibi kaygı ve kuşkular oluşur. Bu mantıklı bir çözüm değildir.
Caferilerin hakkı yeniliyor
Biz hakkımız olmayan hiçbir şeyi istemiyoruz. Lütuf da, sadaka da istemiyoruz. Bizden alınan ve bize hizmet olarak dönmesi gereken pay, hizmet olarak değil, hakaret, asimile ve inkar olarak dönüyor. Bu bir haksızlıktır. Benim payımı bana iade et. Ülkeye hizmet etsin diye oluşturulan, benim de paramı verdiğim o genel bütçeden din hizmeti için pay ayrılıyorsa benim paramı başka yere vermeyin. Kendi paramı kendime vermen bir lütuf değildir; adalettir. Beşeri hukukun da İslami hukukun da gereği budur; bunun aksini kimse iddia edemez.
Kimse de çıkıp hayır böyle bir hakkınız yoktur, demiyor. Desinler tartışalım, ama demiyorlar. Geçen günkü televizyon programında da gördünüz, herkes bizim bu konuda haklılığımızın farkında. Çünkü haksız ya da yersiz bir talepte bulunmuyoruz; dilencilik etmiyoruz. O yüzden benim hakkımı verirken, minnet yükleyip kimse asimile girişiminde bulunamaz. Kimse, kendi rengine bırak benim rengimden ol, gibi bir beklentiye giremez. Kimse bunu aklının ucundan bile geçirmesin.
Alimlerimizden oluşan bir temas grubuyla bizi asimileden koruyacak yasal düzenleme yapılır, biz de tatmin olursak evet deriz. Tatmin olmadığımız şeye evet demeyiz. Bunu altını çizerek söyledim, bu konu Selahattin Özgündüz'ü de aşar. Hem grupsal hem bireysel anlamda, hiçbir grup ya da kişi Türkiye'deki Caferilerin adına evet ya da hayır diyebilecek durumda değildir. Mantık, hakkını talep etmeyen, kendisine karşı yapılan haksızlığı dile getirmeyen onuruna da sahip çıkmaz. Devlete bağlanıp sadakat yemini edip etmemeyi tartışmıyoruz. Hakkımızı alalım mı, almayalım mı? Bizim konumuz budur. Celallenmeye gerek yoktur.
Biz bu konuları müçtehitlerle de konuştuk. Çalıştay döneminde altı maddelik bir bildiri vardı. Kendilerine sunduğumuzda keşke kabul edilse de bu şekilde çözülse, niye olmasın, dediler. Kimse klavye kahramanlığı yapmaya kalkmasın! Kimin ne kadar kahraman olduğunu insanın yüzüne şamar gibi çarparlar. Zeynebiye, otuz yılda iki ihtilal geçirmiş ve kimseye boyun eğmemiştir. Bu yüzden dosttan da düşmandan da ancak saygı görüyor. Cesaretlerinizi meydanda görelim. Bu edebiyatları yapacak olanların geçmişi temiz olmalı. Bekliyorlar, bir söz denildiğinde; söz ne olursa olsun hemen başka bir söylem üretmeye çabalıyorlar. Bu memlekette kimin izzetli olduğunu, kimin dünyevi şeylere hizmet ettiğini herkes biliyor. Zeynebiye'ye laf atarak, ben de varım zilletine düşenler izzet kelimesini ağızlarına almasınlar.
Allah izzetimizi elimizden almasın. Birlik ve dirliğimizi elimizden almasın; birliğimizi bozmak isteyenler fırsat vermesin. Dini dinara satan zavallılardan etmesin."
17 Aralık 2011