Türk dış politikasının çok yönlülüğü ve Türkiye'nin oynadığı uluslararası rollere değinen Erdoğan, hem uluslararası toplum hem de Türkiye için özel önem arzeden Suriye'deki duruma da kısaca değinmek istediğini ifade ederek şunları söyledi:
''Zira 'Arap Baharı' olarak isimlendirilen hareketin bir sonraki durağının bu ülke olacağı artık kesindir; kesin olmayan bu dönüşümün nasıl gerçekleşeceğidir. Bizim arzumuz rejimin bu gerçeği görmesi ve reformlarla değişimin önünü açmasıdır. Benim mevcut yönetimin bir numaralı kişisi Beşşar Esad ile olan ilişkilerim gayet iyiydi, ailece görüştüğüm bir kişiydi. Cumhurbaşkanımın aynı şekilde ailece görüştüğü bir kişiydi. Peki, biz bu tavrı niye ortaya koyuyoruz çünkü biz ilkeler üzerinden konuşuyoruz. Eğer, siz tanklarla, toplarla halkınıza zulmederseniz, onları öldürürseniz bizim sizinle ne dostuluğumuz kalır ne kardeşliğimiz kalır, orada her şey biter. Siz, onlar teröristi diyemezsiniz. Çünkü siz denizden koskoca Laskiye şehrini bombalayacaksınız, 'niçin böyle yaptınız' diye sorduğumuzda verdiği cevap 'bunlar terörist'. Koskaca bir şehir terörist olur mu? Nerede buldun o teröristi böyle saçmalık olur mu? Buna ne biz inanırız ne Suriye'nin mazlum insanları inanır. İşte bunlar bizim hemen çizgiyi değiştirmemizini önemli nedeni.
Sürecin başından beri yaptığımız tüm telkin ve uyarılar da bu yönde olmuştur. Telefonlarla bir kere, iki kere, üç kere, dört kere, beş kere görüşmeler yaptım. Özel temsilcimi gönderdim daha sonra Dışişleri Bakanımı gönderdim. Ardından tekrar bir kez daha aradım ve her şeyimizi açık sözlü kendilerine söylerdim ama ne yazık ki hiçbir şey değişmedi. Hala insanlar orada acımasızca öldürülmeye devam edildi.''
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Beşşar Esad'ın tüm vaatlerine rağmen bugüne kadar gereken adımları atmamış olması halkın barışçı talepleri baskı yöntemleriyle susturulmaya çalışılmıştır. Bu itibarla, yönetimin halkın gözündeki meşruiyetini ve güvenini kaybettiği bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Halbuki, zengin toplumsal yapısı ve tarihi birikimiyle, Suriye'nin bölgede pozitif dönüşüme yeni bir emsal oluşturacak şekilde farklı bir çizgi ortaya koyması mümkündür. Suriye yönetiminin halen açık bulunan belki de son fırsat penceresini bir an evvel değerlendirerek, gereken tüm reformları somut bir takvim içerisinde uygulamaya geçirmesi şarttır. Aksi takdirde, Ortadoğu'nun bu önemli ülkesinde etkisi tüm bölgede hissedilebilecek sancılı bir dönemin yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Bakınız, tanıştığımız andan bu yana 9 yıldır bir şey söyledim: Gelin olağanüstü hali kaldırın, çok partili döneme geçin, Anayasanızın 8. Maddesini değiştirin, nedir o? Her şey Baas partisi ile belirlenir, Cumhurbaşkanını Baas partisi belirliyor. Böyle saçmalık olur mu? Halkı siz neyin yerine koyuyorsunuz. Halkın iradesi nerede? Halkın iradesini hiçe sayan böyle bir yönetim anlayışı olabilir mi?''
Artık yeni adım dönemi gelmiştir
Erdoğan, Suriye'de medyanın da serbest bırakılması çağrısında bulunduklarını ifade ederek, ''Her şey güdümlü. Her şey belli otorite altında. 'Çalışıyoruz, yapacağız, yaptık' deniliyor, her şey lafta. 'Yaptık' denilen şey, ne yazık ki acımasızca tam aksine devam ediyor ve dürüst davranılmıyor, doğru konuşulmuyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, diğer tüm bölge ülkelerine olduğu gibi Suriye'ye de halkın meşru talep ve beklentilerinin yerine getirilmesi için her türlü çabayı sarf edeceğini ifade etti.
Hatay'da 7 bin 500 Suriyeli'nin barındığını belirten Erdoğan, Türkiye'ye döndükten sonra en kısa sürede buradaki kampı ziyaret edeceğini söyledi. Kampı ziyaret ettikten sonra, süreci değerlendirerek, yeni bir adım atacaklarını anlatan Erdoğan, ''Artık yeni adım dönemi gelmiştir. Bunu kampı ziyaretten sonra yapmayı kararlaştırdık. Bu adımı atmaya mecburuz çünkü Suriye, beklenen adımı atmak durumundadır. Buradaki zulme seyirci kalamayız. Aramızdaki sınır 910 kilometre, ayrıca aramızda akrabalık bağları var. Bu akrabalık bağlarını bir kenara koyamayız'' diye konuştu.
Erdoğan, yeni bir Ortadoğu'nun doğuşuna şahitlik edildiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
''Son on yılda kat ettiği mesafe ile yenilenen ve güçlenen Türkiye ise her iki düzlemde de aktif ve etkin bir rol oynamaktadır. Bu nedenle toplantının başlığını oluşturan üçlemenin bugünün ve geleceğin dünya siyasetini anlayabilmek bakımından isabetli bir zemin olduğunu düşünüyorum. Hepimizin bildiği gibi, Soğuk Savaş'ın ardından dünya siyasi sahnesi hiç olmadığı kadar hızlı bir değişim sürecine girmiştir. Bu yeni süreçte, eskiden var olan uluslararası davranış kuralları ve uluslararası sisteminin dayandığı temel varsayımlar büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Terörizmden etnik ihtilaflara; iklim değişikliğinden mali krizlere; enerji ve gıda güvenliğinden siber saldırılara; kitle imha silahlarının yayılmasından kültürel, dini kutuplaşmalara kadar birçok farklı ve yeni risk alanları ortaya çıkmıştır. Bir ülke veya bölgede ortaya çıkan ekonomik, siyasi veya toplumsal sorunlar, tüm ülkeleri olumsuz etkileyen sonuçlar doğurabilir hale gelmiştir. Güvenlik, refah ve barışın bölünmez bir hale geldiği bu ortamda, uluslararası işbirliği ve dayanışma hiç olmadığı kadar önem kazanmıştır.''
Suriye halkı Türk mallarını boykota başladı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye ile diyalogu kestiğini belirtip yaptırımlar üzerinde çalıştıklarını açıklamasından sonra Suriyeliler de Türk mallarını boykot kampanyası başlattı.
Shamlife adlı internet sitesinin haberine göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye yönetimiyle görüşmeleri kestiğini belirterek bakanlıklara bu ülkeye karşı uygulanacak yaptırımlar konusunda talimat verdiğini açıklamasından sonra Suriye halkı da Türk mallarını boykot kampanyası başlattı.
Haberde, Suriyeli aktivistlerin facebook üzerinden halka, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik tutumuna tepki göstererek Türk mallarını boykot etmesi çağrısında bulundukları bildirildi.
Öte yandan Suriye güvenlik güçleri bugün başkent Şam’ın 200 kilometre kuzeyindeki Hama kentine bağlı Zeynelabidin bölgesinde çok sayıda silah ele geçirdi.
Shamlife’ın haberinde yasadışı örgütlere ait bir depoda çok sayıda Kalaşnikof marka silahla el bombaları ve patlayıcı yapımında kullanılan maddeler ele geçirildi.
Humus kentine bağlı Baba Amr bölgesindeki Cuber el-Akribe köyünde yapılan bir operasyonda da İsrail, Amerika ve Rusya yapımı çok sayıda silah, el bombası ve uzaktan kumandalı bomba ele geçirildiği bildirildi.
25 Eylul 2011