Çeşitli temaslarda bulunmak üzere İran’a giden Emel Hareketi’nin üst düzey liderlerinden Dr. Halil Hamdan, Mehr haber ajansına verdiği demecinde son yıllarda Libyalı muhaliflerle temas halinde olduklarını belirterek onların kendilerine Emel Hareketi’nin Kurucusu İmam Musa Sadr’ın hayatta olduğunu ve cezaevinde tutulduğunu söylediklerini nakletti.
Libyalı muhaliflerin İmam Musa Sadr’ın tutulduğu cezaevini bile belirlediklerini; söyleyen Hamdan, “Ancak onların söylediklerine göre İmam Musa Sadr sürekli olarak başka cezaevlerine naklediliyormuş” dedi.
İmam Musa Sadr’ın hala hayatta olduğuna kesin olarak inandıklarını belirten Halil Hamdan, İran’ın Libyalı yetkililer nezdinde yaptıkları temasların olumlu sonuç vermesini ve İmam Musa Sadr’ın yeniden ailesine dönmesinin sağlanmasını umduğunu söyledi.
Lübnan’daki tüm din ve mezhep mensupları nezdinde büyük bir saygınlığı olan İmam Musa Sadr, 1978 yılında Muammer Kaddafi’nin daveti ile Libya’ya gitmiş; ancak daha sonra kendisinden haber alınamamıştı.
Kaddafi rejiminin Arap Birliği daimi temsilcisiyken, isyanın başlamasından sonra muhaliflerin safına katılan Abdulmunim el-Huni, İmam Musa Sadr’ın Libya Diktatörü Muammer Kaddafi’nin emriyle öldürüldüğünü öne sürmüş; ancak İmam Musa Sadr’ın ailesi, el-Huni’nin o dönemde Libya’da bulunmadığını ve açıklamalarında çelişkiler bulunduğunu belirterek İmam Sadr’ın öldürülmüş olduğu yönündeki iddianın inandırıcı olmadığını belirtmişti.
İmam Musa Sadr kimdir?
Ehlibeyt mektebinde yetişmiş, batı emperyalizmine karşı büyük mücadele vermiş nice acılara katlanmış büyük şahsiyetlerden ve İslam âlimlerinden bir diğeri de kayıp imam Musa Sadr'dır.
Doğumu ve Ailesi
İmam Musa Sadr, Ayetullah Seyyid İsmail es- Sadr’ın torunudur, babası önde gelen mercie taklitlerden olan Ayetullah Seyyid Sadruddin es- Sadr’dır, kendisi Necef’te bulunduğu süre içerisinde Şiaların rehberliğini yapmış ve gençlerle özel olarak ilgilenmişti, daha sonraları İran’ın Meşed şehrine hicret etmek durumunda kaldı. Kum ilim havzasının kurucusu olan Ayetullah Hairi onu Meşhed'den Kum'a davet ederek, burada ders vermesini istedi ve Oda ömrünün sonuna kadar Kum'da kalarak sayısız büyük âlim ve mücadeleci şahsiyet yetiştirdi. Kum’da vefat eden imam Musa Sadr'ın babası Hz. Masume'nin türbesinde büyük müçtehitlerin kabirlerinin olduğu yere defnedilmiştir. İmam Musa Sadr 1928 yılının kış ayında böylesine ilim ve irfan sahibi bir ailede dünyaya geldi. Bir taraftan maddi sıkıntılar ve bir taraftan da Firavunvar zalim hükümetin baskıları altında İslam’ın umudu olarak yetişmeye başladı.
Eğitimi ve İlmi Çalışmaları
İlköğretimi tamamladıktan sonra lise ve medrese eğitimine birlikte başladı. Liseden sonra üniversiteyi başarıyla kazandı ve o zamanlar bir ilk olarak İslami ilimler havzasından bir âlim Tahran üniversitesinde okumaya başlamıştı. Medresedeki mukaddimat, saş ve sonrasında dersi harici önde gelen âlimlerle birlikte okudu. Hiç şüphesiz bu üstatlarının içerisinde ilmi ve siyasi şahsiyetinin oluşmasında en fazla Allame Tabatabi ve İmam Humeyni etkili olmuştur. Ayrıca derslerine katıldığı üstatları şunlardır: Ayetullahlar; Muhakkik Damad, Seyit Ahmed Hansari, Huccet Kuhkemeri, Seyit Rıza Sadr… eğitimini görmüş olduğu bu derslerin yanı sıra fıkıh dalında yazılmış olan Lume kitabını ve sonrasında felsefe ve mantık dallarındaki kitapları ders vermeye başladı.
1953 yılında babasının vefatıyla birlikte yaşamındaki hicret dönemi de başlamış oldu. Derslerine daha ileri aşamalarda devam edebilmek için Necef’e hicret etti. Necef’te de üstün zekâsı, dünya görüşü, anlama kabiliyeti ve çalışmasıyla üstatlarını ve sınıf arkadaşlarının beğenisini topladı, özellikle Ayetullah Hoi İmam Musa Sadr’a karşı büyük bir alaka besliyordu.
İmam Musa Sadr 28 yaşına geldiğinde, dindar bir ailenin kızıyla evlendi ve bu evliliklerinden iki kız, iki erkek çocukları oldu.
İmam Musa Sadr ilim ve takva alanlarında kendisini yetiştirdikten sonra, toplumların hidayeti ve insanların dünya-ahiret refahı için büyük bir çalışmanın içerisine girdi. Daha önceleri büyük müçtehit Ayetullah Burucerdi’nin İtalya temsilciliğini kabul etmemişti, fakat bu sefer Lübnan temsilcisi olmayı kabul ederek 1959 yılında Lübnan’a yerleşti ve böylelikle tarih boyunca emsali görülmemiş büyük bir hareketi başlatmış oldu.
Siyasal Mücadelesi
Lübnan’ı kendisine mücadele merkezi seçmesinin en büyük nedenlerinden biri Lübnan’ın ekonomik, kültürel ve ilmi açıdan diğer İslam toplumlarından çok geri olmasıydı. Ortadoğu’nun Paris’i olan Lübnan’da üstün refah seviyesine ulaşanlar sadece Hıristiyanlardı, oysa Şialar büyük bir yokluk ve fakirlik içerisindeydiler. Okul, hastane ve diğer zaruri ihtiyaçlardan mahrumdular. Lübnan Şialarının mücadeleye eğitim ve öğretimden başlaması gerektiğini düşünen İmam Musa Sadr, önce bu alanlarda program ve plan yapmaya başladı. İmam Musa Sadr sürekli olarak, bilim, kültür, ekonomi, ahlak, sanat, siyaset, itikat ve askeri alanların beraber yürütülmesi gerektiğini söylüyor, bu alanların her birin de ilerledikçe başarıya ulaşılacağını vurguluyordu. Bir toplumun güçlü olabilmesi ve emperyalistlere karşı mücadele verebilmesi için toplumun ilmi, ekonomik, siyasi, ahlaki ve askeri alanda güçlü olması gerektiğini, mücadele ve ayakta kalmanın tek yolunun bu olduğunu savunuyordu. İmam Musa Sadr, Lübnan’da bu alanlarda faaliyet ve mücadelesini başlattı; bir taraftan toplumdaki cehalet ve bilgisizlikle mücadele ederken diğer taraftan da fakirlikle savaşıyordu. Eğitim ve öğretim alanında ilmi merkez oluşturuyor, dini medrese ve okulların yanı sıra sanat ve teknik okulları açtırıyordu.
Bir taraftan toplumun ekonomik sıkıntılarını giderip onların refaha kavuşmaları için işyerleri, atölyeler açtırıyor diğer taraftan Şiaların kendilerini savunması, düşmanlara karşı güçlü olmalarını sağlamak için askeri eğitim merkezleri kuruyordu. Diğer bir taraftan da Müslümanların siyasi platformda söz sahibi olabilmeleri için siyasileri bir araya getirip siyasi teşkilat ve merkezler kurmayı en önemli çalışmalar olarak görüyordu. Kısacası İmam Musa Sadr, Lübnan’da bir devrim yapmıştı ve yıllarca bu hedef uğrunda mücadele vermiş Lübnan Şialarını batı emperyalizminin korkulu rüyası haline getirmiş oldu. İmam Musa Sadr’ın siyasal ve toplumsal çalışmalarını kısaca şöyle özetleyebiliriz:
- İslam dinini gerçek çehresini her yönüyle öğretmek için ilmi merkezler kurmak.
- Batı kültürüne karşı eğitim ve tebliğ
- Cebel Amil sanat merkezini kurmak.
- İhsan hayır kurumunu kurmak.
- Kız eğitim merkezini kurmak.
- Hemşirelik eğitim akademisini kurmak.
- İslami ilim havzaları açmak.
- İslami araştırmalar merkezini kurmak.
- Yüksek Şiiler Meclisini kurmak.
- Mustazaflar Teştilatını kurmak. ( Hareket-ul Mahrumin).
- Lübnan Mukavemet Teşkilatını kurmak ki sonraları adını Hizbullah olarak değiştirmiştir.
- Sağlık merkezleri kurmak (Medine Tıbb Merkezi ).
- Kadınlar ve gençler için iş merkezleri kurmak.
Kaçırılışı
Bu mücadelesi ve gerçekleştirmiş olduğu sessiz devrim neticesinde İslam düşmanlarının hedefi haline gelmiş olan İmam Musa Sadr, İslam düşmanları tarafından planlanmış bir tuzak sonucu mücadele meydanından uzaklaştırıldı. Kaddafi’yle görüşmek için Libya’ya gitmişti ve toplantısı bittikten sonra 31 Ağustos 1978 yılında otelden ayrılarak Lübnan’a dönmek için hareket etti, fakat ondan sonra hiçbir şekilde kendisinden haber alınamadı. Kaçırılması haberini alan İslam ümmeti ve özelliklede imam Humeyni büyük bir üzüntü yaşadı, aylarca yürüyüşler düzenlendi, ama ne yazık ki aradan geçen 29 yılda hiçbir şekilde durumuyla ilgili bir bilgiye ulaşılamadı. Henüz 50 yaşlarındayken kaçırılan ve hala kendisinden haber alınamayan İmam Musa Sadr, Müslümanların özellikle Şiaların kalbinde batı emperyalizmine karşı mücadele veren efsane önder ve lider konumundadır.
01 Eylul 2011