Kutlamalarda Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnanlılara hitaben konuştu. Nasrallah, konuşmasında Temmuz savaşının sonuçlarına ve Lübnan sınırlarında çıkan petrole ilişkin tartışmalara değindi.
Nasrallah'ın konuşmasında öne çıkan önemli başlıklar şöyle:
2006 Temmuz Zaferi'nin yıl dönümünde şehitleri, yaralıları ve evlerinden göç etmek zorunda kalanları selamlıyorum. Lübnan ve direnişin yanında duran herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.
Düşmanımız İsrail, savaşa büyük bir küstahlıkla başladı. Savaşın başında kibirli ve havalıydı. Fakat Lübnan halkının ve direnişi sayesinde hızlıca, İsrail halkıyla hükümeti ve liderliği arasında krize ve karışıklığa dönüştü. İsraillilerin itirafına göre bu savaş, İsrail’in bugünü ve geleceği üzerinde çok önemli tesirleri oldu.
Temmuz savaşının en önemli sonucu, İsrail ordusu ve hükümetiyle halkı arasındaki güvenin çöküşü, direnişin liderleriyle halk arasındaki güven ve yakinliğin artış göstermesidir. Bu, bizimle onlar arasındaki mücadelenin geleceğini belirleyecek bir aktör olacaktır.
İsrail, savaştan sonra önüne hedefler koydu. En önemli hedefi, ordu ve hükümetle halk arasında oluşan güven kaybının giderilmesi, siyasi, güvenlik ve askeri alandaki gücün yeniden kazanılmasıdır. Kamuoyu araştırmalarına ve generallerin açıklamalarına baktığımız zaman, güveni yeniden kazanma hedefini gerektiği ölçüde başarıyla gerçekleştiremediklerini görmekteyiz.
İsrail, Lübnanlı ve Gazzeli direnişçilerin kullandığı füze rampalarına, direnişçilerin savaş esnasında kullandığı alanlara dahi ulaşamadı. Bunlar, İsrailli liderlerin halklarına söylediği sözlerdir. Bundan ötürü savunma amaçlı tatbikatlar yapıyorlar, sığınaklar inşa ediyorlar.
Temmuz savaşı öncesinde Lübnan ile işgal altındaki Filistin toprakları arasında sükunet hakimdi. Savaş için bir ortam yoktu. Bu ortamı dayatan, direnişin 2000 yılında elde ettiği zaferdir. Direnişin görevi, halkın onurunu korumak ve savunmaktır.
Temmuz zaferinin arkasındaki en önemli aktör, savaşçılarımızın sergiledikleri direniştir. Onlar, tanklara karşı mücadele ediyorlar ve füze fırlatıyorlar. Ama aynı zamanda gökten başlarına füze yağmaktaydı.
İsrailli generaller Lübnan'da hezimeti tattılar. Onlar için Lübnan'da hezimeti tatmak dışında başka bir şey olmayacak. Bununla birlikte bizler, savaş isteyen insanlar değiliz. Biz, onurunu savunan bir topluluğuz. Eğer bize savaş açılırsa biz de kendimizi savunmak zorunda kalırız.
İsrail, 2006 Temmuz savaşının bitiminden bugüne kadar direnişin zaferi, kazanımları ve hedefleri hakkında şüphe uyandırmak için çok çaba harcadı, milyon dolarlar harcadı. Hizbullah aleyhinde iftiralarda bulundu, karalama kampanyaları yürüttü. Sonuncusu da Uluslar arası Mahkeme’nin Hizbullah mensuplarını suikaste karışmakla suçlamasıdır.
Dost düşman herkese sesleniyorum. Biz, sarsılmaz bir imanla Allah'a bağlıyız. Direniş, şimdiye kadar yalpalamadı. Bugün direniş, her zamankinden daha güçlü.
Bu düşmanı tanıyan birisi olarak şunları söylemek istiyorum. Ben, sizlere zaferler vadettiğim gibi bir kez daha yeni zaferler vadediyorum. İsrail'e "Lübnan'a yaklaşmayın! Lübnan'daki tüm arzularınızdan ve hayallerinizden vazgeçin" diyorum.
Önceleri İsrail, Lübnanlılara “sürprizimiz var” diyordu. Fakat biz artık sizin hazırladıklarınız, bizim için sürpriz değil. Çünkü batı ve Amerika’nın desteğiyle İsrail’in her türlü silah ve teknolojiye sahip olduğunu biliyoruz. Bundan ötürü biz, yaptıklarınız karşısında “sürpriz” hissetmiyoruz. Fakat, direnişin bu derece akla, plana, cesarete ve bazı modern silahlara sahip olduğunu görmeniz, sizin için “sürpriz” oldu.
İsraillilere, “Lübnan’da hezimeti tadan generallerinizi dinleyin” diyorum. Tesadüf, şimdili genel kurmay başkanları da Lübnan’da hezimeti tattı. İsrailli generaller, askerlerinin eşyalarını nasıl bir çırpıda topladıklarını gördüler. İsrail’in kuzey bölge komutanı, göğsünde 4 kurşun taşımaktadır. Sizler, Lübnan’da başarısızlığı tattınız. Yine tadacağınız hezimet olacaktır.
Lübnan sularındaki petrol kaynaklarımız, milyar dolar değerinde. Biz, borçlarımızı ödemek ve ülkedeki ekonomiyi iyileştirmek için tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız. Biz, Lübnan halkını, ne 8 Mart ne de 14 Mart’ın hazinesine gitmeyecek, tam aksine Lübnan devletinin hazinesine gidecek petrolün çıkarılması için, Lübnan devletini desteklemeye çağırıyoruz.
Biz, zengin bir Lübnan için tarihi ve önemli bir fırsatla karşı karşıyayız. Lübnan, çocuksu davranışlar yerine sorumluca hareket etmelidir. Biz, şuandaki hükümete güveniyoruz. Lübnan'ın hiçbir hakkından taviz vermeyecektir.
Lübnan, kendi sularındaki petrol ve gazın çıkarılması için çalışmalara başlayacak her türlü şirketi korumaya hazırdır. Bizim petrol ve gaz rafinelerimize saldıranlar bilmeliler ki onların da rafineleri var.
27 Temmuz 2011