Emperyalizme ve Siyonizme karşı dik duran tek Arap lider olan Beşşar Esed aleyhine İstanbul Wow Otel'de gerçekleştirilen toplantıda sonuç bildirgesini Ahmad Abdulal okudu. Bildirgede, Suriye'nin tarihi bir dönemeçten geçtiği, kendisinin ve bölgesinin geleceğini belirlediği vurgulanarak, bu kapsamda İslam alimlerinin(!) Suriye halkına destek için İstanbul'da bir araya geldikleri kaydedildi.
Suriye halkının özgürlüğünü ve onurunu tekrar kazanması için barışçıl gösterilere destek çıkılması yönünde oy birliği ile fetva verildiği ifade edilen bildirgede, şu kararlara yer verildi:
''Devrimin, milli kimliğinin korunması için nedeni ne olursa olsun dış müdahale kesinlikle kabul edilemez. Suriye güçlerinin yaptığı, halkı aşağılayıcı politikaları, kan dökücü faaliyetleri, devam eden haksız tutuklamaları ve işkenceleri kınıyoruz. En hızlı sürede haksız yere hapishanelerde bulunanların çıkartılmasını, şehirlerde ve köylerde bulunan askeri kuvvetlerin çekilmesini talep ediyoruz. İran rejimini ve Hizbullah'ın duruşunu da kınıyoruz ve bir an önce onların da Suriye halkının yanına geçmelerini talep ediyoruz.''
Bildirgede, Suriye halkının desteklenmesi için şer'i, acil yardım ve basın enformasyon olmak üzere üç komisyonun kurulduğu ifade edilerek, alimlerin, halkın haklı talepleri gerçekleşene kadar desteklerini sürdürecekleri belirtildi.
Al-Mussadi, mültecilere yönelik yapılan çalışmalara ilişkin bir soru üzerine, gelecek hafta bir grup alimin Suriyeli mültecileri yaşadıkları kamplarda ziyaret edip manevi destek vereceğini aktardı.
''Bildirgede, Esad'a, açık şekilde 'çekil' çağrısı yapılmıyor. Diyalog kapıları açık mı?'' şeklinde soruya da Al-Musaddi şu yanıtı verdi:
''Diyalog ortamının oluşması için karşı tarafın iyi niyetini ortaya koyması gerekir. Bizim iyi niyetten anladığımız, sokakta gezen tanklar değil, etrafa rastgele ateş açan güvenlik güçleri değil. Şu an binlerce ölü, yaralı ve haksız yere tutuklu bulunanlar var. Bunlar varken bizim diyalog yapmamızın anlamı yok.''
Olaylar karşısında Türkiye'nin tutumuyla ilgili bir soru üzerine konferansın basın komitesi sorumlusu Beşir Haddad, Suriye'deki rejimin ülkeyi bir korku cumhuriyetine dönüştürdüğünü savunarak, ülkelerinde istikrar ve güvenlik istediklerini söyledi.
Haddad, şunları kaydetti:
'Yaşananlar karşısında bölgenin de tepkileri olacaktır. Suriye'deki kan dökücü rejime karşı baskının her türlüsünün yapılmasının faydalı olacağına inanıyoruz. Şu anda bu rejim bitme noktasında. Konuyla ilgili Türkiye'nin ve bazı Avrupa ülkelerinin yaptığı açıklamaların gerektiği şekilde olmadığını düşünüyoruz. Ancak, yapılan açıklamaların devamlı ve daha kararlı olması sayesinde, Suriye'deki rejimle ilgili durumun daha da net ortaya çıkarılacağına inanıyoruz. Hiçbir şekilde hürriyetimizin ve vatanımızın birliğini pazarlık konusu etmeyeceğiz. Askeri müdahaleyi hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte, Suriye rejimine yapılabilecek siyasi baskıların faydalı olabileceği kanaatindeyiz.''
Salondakilerin zaman zaman tekbir getirdiği ve ''Halkın isteği, rejimin düşmesi'' şeklinde slogan attığı toplantı ilahi okunması ve dua edilmesinin ardından sona erdi.
14 Temmuz 2011