17 Haziran Cuma günü Halkalı Zeynebiye Camii’nde binlerce kişiye seslenen Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, hutbesinin ikinci kısmını gündemdeki konulara ayırdı:
"Değerli Müminler!
Yurt içinden ve yurt dışından özellikle; Azerbaycan, Irak, İran ve diğer bölgelerden basın mensupları, seçimlerle ilgili görüş ve tahlillerimizi almak için ısrarla görüşmek istiyorlar. Bu hutbede seçimle ilgili dile getireceğimiz şeyler görüşlerimizi yansıtacaktır. Siteye koyulsun, arzu edenler oradan alsınlar.
Evvela seçim sonuçlarının ülkemize hayır, bereket, huzur, güven, refah ve barış getirmesini dilerim. Bu seçimleri diğerlerinden farklı ve önemli kılan hususlarının başında; oluşacak meclisin öncelikli gündeminin anayasayı yeniden düzenleyip şekillendirecek olmasıdır. Her kesimden temsilcilerin bu mecliste bulunması ve görüşlerinin göz ardı edilmeden anayasaya yansıtılması, oluşturulacak anayasanın bütün vatandaşların kabulünü alması, birlik ve bütünlüğümüzün yapıştırıcı unsuru olması, ideal anayasanın olmasa olmaz şartıdır.
Bütün kesimlerin kabulü değil de bir türlü yüzde ellinin tasvibiyle oluşturulacak bir anayasa, belli bir kesimin diğer bütün kesimlere karşı egemenlik vesikası olmaktan öteye geçemeyecek ve dolayısıyla anayasa vasfından yoksun bir yazıt olarak ortaya çıkacaktır. Bu yazıt; değil ona karşı olanların onu yazan ve onaylayanların bile başına dert açmaktan başka bir işe yaramayacaktır. “İdeal bir anayasa; güçlüyü, egemeni, çoğunluğu değil; bireyi esas alan ve zayıf, güçsüz ve azınlıkta olanı koruyan anayasadır.”
Camiamız bu seçimleri hem bu açıdan değerlendirdiği için hem de bir önceki mecliste sosyolojik anlamda temsilcisinin bulunmaması yüzünden birçok memur ve bürokratımız tayin ve terfilerde mağdur oldular. Iğdır’da onlarca daire şefi ve memur, yurdundan yuvasından ayrılıp başka illere gönderildi. Bunun doğal sonucu olarak göçler ve neticede Iğdır’da nüfus dengesinin altüst olması, demografik yapının bozulması kaçınılmaz son oldu. İşte bir de bu sebepten camiamız bu seçimlerde kendilerinden birilerinin de eskiden olduğu gibi seçilip meclise gitmesini çok arzu ediyordu.
Camiamızın bu arzularını âcizane, Sayın Başbakanımıza, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na ve MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye arz ettim. Bu sefer camiamızın fertleri partilerine değil, oylarını camiadan listelerde seçilebilir sırada yer verilen adaylarına vereceklerini belirttim. MHP Iğdır’dan, CHP İstanbul’dan seçilebilir yerden bu camianın temsilcilerine listelerinde yer verdiler. Buna göre de camiamız, Iğdır’da MHP 1. sıradan adayımız Sayın Sinan Oğan, İstanbul’dan CHP 8. sıradan adayımız Sayın Ali Özgündüz’den dolayı büyük çoğunlukla oylarını bu iki partiye verdiler. AK Parti ise, birini Iğdır’dan, diğerini de İstanbul 3. bölgeden olmak üzere camiamızın iki değerli evladını aday gösterdi; ancak seçilebilir sıradan yer vermedi.
Camiamız bunu şöyle yorumladı. AK Parti Azeri-Caferi toplumunu dışlamıyor; ancak seçim stratejisi gereği de bu sefer seçilebilir sıradan yer vermedi. Listeleri şekillendirmek partilerin hakkı. Seçimde tercihini özgürce kullanmak da vatandaşın hakkıdır. Bundan ötürü kimsenin ne küsmeye, ne darılmaya ne de kırılmaya hakkı vardır.
Şimdi seçimler bitti. Tartışılacak yönleri olsa da artık demokratik bir yarışı geride bıraktık. Şimdi herkes kişisel ve kurumsal anlamda halkın kendisine verdiği görevleri yerine getirmekle meşgul olmalıdır. Millet, hükümet görevi vermişse artık tarafsızca, adilce, her işi en iyi bilene ve yapana, yani emaneti ehline tevdi ederek yürütme görevini hukuka uygun, kanunlar çerçevesinde yerine getirmelidir. Muhalefet görevi vermişse yapıcı muhalefetini eksiksiz yürütmelidir. Milletçe artık seçim atmosferinden çıkıp el ele, gönül birliği içinde, ülkeyi kalkındırmak için elinden ne geliyorsa onu yapmalıdır.
Bizim toplum da birini doğudan, birini batıdan iki genç, dinamik, dirayetli ve basiretli vekillerin mutluluğuyla işine dönsün. Çirkin sözler, sakın kimseden sudur etmesin. Edeb-i âli neyi gerektiriyorsa öyle davransın, izzeti, İblis’in kuyruğu altında değil Allah’ın himayesi altında arasın. İblis görevini üstlenip buradan belediye ve sair kurumlara laf taşıyanlar; onlardan da buraya belediye evlerinizi yıkacak, maliye işlerini engelleyecek gibi laflar taşıyanlar da bilmeliler ki, bu toplumdan birine yapılanı hepimize yapılmış olarak telakki eder, onları da tükürüğe boğarız. Bunca yıldır, bu toplumla uğraşıp karlı çıkan olmadı, bundan sonra da Allah’ın izniyle karlı çıkmayacaktır.
Bu toplumun bedduasını ve ahını alan hiçbir kimse iflah olmamıştır. Bu toplumun evini yıkıp ekmeğiyle oynayan kimse de rahat bırakılmaz, yasal zeminde en sert biçimde karşılığını alır. Evet, kimsenin bizi terörize etmesine de izin vermeyiz; yaptığını da yanına kar bırakmayız. Onun istediği oyuna gelmeyiz. Kimse bizi asker ve polisimizle karşı karşıya getiremez ama yasal zeminde kalarak yapacağımız birçok şeyle hayatını zindana çeviririz. Kimse bu toplumu korkutup sindirme yanılgısına düşmemeli.
Allah bizi onur ve şerefle yaşatıp onur ve şerefle öldürsün. Diğer bir deyimle, Hüseynî yaşatıp Hüseynî öldürsün. Diz çökerek yaşatmaktansa yüzü ak, alnı açık başı dik ölmeyi nasip etsin.
Vesselamu aleykum ve rahmetullah.