10 Haziran Cuma günü Halkalı Zeynebiye Camii’nde binlerce kişiye seslenen Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, “Bizler 12 Eylül cuntacıları ve 28 Şubat sürecinin tüm baskılarına rağmen asla çizgimizden ve ilkemizden vazgeçmedik, kimsenin önünde diz çökmedik. Bizler imtihan vererek bu günlere geldik. Bize aba altından sopa gösterenler ve bizi dize getirmeyi düşünenler dün olduğu gibi bugün de yanılacaklar. Bizim dünyada yankılanan güzel vasıflarımız onurlu ve ilkeli çizgimiz aynen devam edecek. O gün otuz ev iken bir olduk bu gün otuz bin ev iken de biriz. Bu birliğimizi aldığımız kararlarda görürler. Biz burada parti seçmiyoruz. Biz kendi toplumumuzun birliği ve dirliğinin derdindeyiz. Hiçbir parti bizim düşmanımız değildir. Bizim için önemli olan haklı olmak ve haklı kalmaktır. Ya birliğimiz ve dirliğimiz devam edecek ya da biz bir değiliz, bu ortaya çıkacak. Bizim namusumuzun, şerefimizin, izzetimizi varlığımızın, inançlarımızın, onurlu izzetli yaşamamızın, mümin kalmamızın sigortası birliğimizi dirliğimizi korumaktadır. Biz kendi toplumumuzun birliği ve dirliğinin derdindeyiz, yapacağımız şey birliğimizin sandıktan çıkmasıdır.” dedi.
Özgündüz sık sık selavat ve tekbirlerle kesilen hutbesinde şunları söyledi: "İstanbul’a geldiğimizde otuz kırk evdik, müsait bir ortam yoktu. Bölge, kurtarılmış bir bölgeydi. O zaman bölgeyi kurtaranlar bizim hakkımızda da halk mahkemelerinde idam hükmü çıkarmaya çalışıyorlardı. O gün de özümüzden olanlar o mahkemelere gidip "Bu adam burada sizlere hakaret ediyor, aleyhinizde konuşuyor, hala bu adamı yaşatacak mısınız ?" diyorlardı. Bu bölgenin en yetkilisine bunlar intikal ettiğinde -ki o yetkili bir Alevi vatandaştı- bizi şikayet edenlere demişti ki "Onlar Ehlibeyt dostudur, neden böyle bir şey yapsın, neden böyle konuşsun kii?" Bunları sonra kendisi gelip bana aktardı. Bu insan daha sonraları toplumumuzun hayrına çalışmalar yaptı.
Çok geçmeden de seksen ihtilal oldu ve biz çizgimize ve yolumuza devam ettik. O dönemlerde bizi pohpohlamadılar, bize hakaret ettiler, bize işkence ettiler ve fişlediler. Bizim kurumlarımızı taciz ettiler, İFA Spor'un adını değişeceksiniz dediler, tahkike koydular. O günün cuntacıları bizden olanlara hamalcılığı bile çok gördüler. Bizimle ilgili raporlar hep olumsuz çıkıyordu. Cuntacılar, bunlar bizi desteklemiyor, diyorlardı. O zamanlar hamallık için bile bir güvenlik soruşturması gerektiriyordu. Biz de buna karşılık güvenlik soruşturmasından rapor getirmek yerine gidin pazarda limon satın, onurunuzla ayakkabı boyayın, alın teriyle çalışmak ayıp değildir; ama baskıya ve zillete boyun eğmeyin, dedik.
Öyle de yaptık. Onların önünde diz çökmedik, onurumuzu ve birliğimizi koruduk. O zamanlar üç kişinin ortak olduğu bir Anadol arabamız vardı ve o kamyonet bizim her işimiz için kullanılıyordu. O zamanın 12 Eylül İhtilali bize her türlü işkenceyi yaptı ama onurumuzu elimizden alamadı, bize diz çöktüremedi. Biz yolumuza ve çizgimize devam ettik.
28 Şubat süreci yaşandı. O dönemin baskısından dolayı makamını milleti bırakıp kaçanlar oldu. Amir durumunda olanlar bırakıp kaçtı ama biz yolumuza ve çizgimize devam ettik. Nice partiler rüzgârı yakalayıp iktidar oldu ama o partiler bugün barajı aşamıyor. Biz yine yolumuza ve çizgimize devam ettik. Biz o zaman da dedik, bizim seçme hakkımız olduğu gibi seçilme hakkımızda var dedik. Biz de varız, dedik. En basit seçilme yeri için mahalle muhtarlığı için bile bunu yaptık. Kazanır veya kazanmaz ama birlik içinde biz mücadele ettik. Onurlu yaşayabilmenin vazgeçilmezi iki unsurdur, birincisi Allah’la olmaktır. Çok şükür bazen düşüp kalksak da itaatte kusur işlesek de Allah’ın safından hiç ayrılmadık. Biz Allah’ın, Peygamberin ve Ali’nin safındayız, dönen dönsün biz dönmeyiz Ali’den, dedik ve yolumuza devam ettik.
O dönemlerde otuz ev iken ve hamallığı bize çok gören cuntacılar bile bizi dize getiremedi. Bugün ise yüz binlerin feryadı dünyayı yankılandırıyorken bizi kim dize getirebilir ki!? Allah bizim elimizi bırakmadıkça kimse bizi dize getiremez. İzzet Allah’ın elindedir. Bizim kimseden korkumuz yok. Allah diyor ki, özgürsünüz, iradeniz kendi elinizde ve tövbe kapısını açık tutuyorum. Ama sakın düşman safına geçmeyin ve Ali kapısından, Allah kapısından ayrılmayın ve sakın onursuz olmayın. Çünkü onursuzluk zilletine izin yoktur. Allah Resulü yaratanın bize bunu emrettiğini söylüyor. Bizler müminiz dediğimiz sürece diz çökmek yoktur. Bizler ancak Allah’ın önünde diz çökeriz, onun önünde secdeye gideriz. Bizler tarih boyunca konjonktürün hep zulmüne maruz kalmışız ama Allah’ın Peygamberin ve Ehlibeyt'in yolundan ayrılmamışız. Başkalarının yanında onlara yalakalık edenler, onlara yalan haberler götürenler ve oralarda izzet arayanlar göreceklerdir ki izzet Allah saflarındadır. Allah Resulü bize şunu buyuruyor ki sizler özgürsünüz ama onursuz yaşama konusunda özgür değilsiniz burada semce hakkınız yoktur. Ben Peygamberin ümmetiyim, Haydar-ı Kerrar’ın Şiasıyım dediğiniz sürece siz diz çökemezsiniz ve onursuz olamazsınız. Allah onurumuzu elimizden almasın ve onursuz yaşamaktan bizleri korusun.
Allah seçim sürecinde milletimize hayırlı olan neyse onun önünü açsın. Bizim için birliğimiz her şeyden önemlidir. Rahmet bizim karakterimiz olmuştur. Bu birilerine cüret verirse versin sorun değil ama bu küstahlığa dönüşürse adalet yaparız ve adaleti uygularız. O rahmet vasfımızın gerisinde duruyor. Herkes haddini bilsin. Bizler imtihan vererek bu günlere geldik. Bize aba altından sopa gösterenler ve bizi dize getirmeyi düşünenler dün olduğu gibi bugün de yanılacaklar. Bizim dünyada yankılanan güzel vasıflarımız onurlu ve ilkeli çizgimiz aynen devam edecek. Bunu neye borçluyuz? O gün otuz ev iken bir olduk bu gün otuz bin ev iken de bir olduk, olacağız. Bu birliğimiz aldığımız kararlarda görürler. Biz burada parti seçmiyoruz. Biz bütün partilere eşit mesafedeyiz. Biz den olan insanlar her partide gidip hizmet edebilirler. Biz kendi toplumumuzun birliği ve dirliğinin derdindeyiz. Hiçbir parti bizim düşmanımız değildir. Bizim için önemli olan haklı olmak ve haklı kalmak esastır. Sizlerin kararı seçim akşamı sandıkta ortaya çıkacaktır. Ya birliğimiz ve dirliğimiz devam edecek ya da biz bir değiliz bu ortaya çıkacak."