Bu ziyareti CAFERİDER Alimler Yüksek İstişare Kurul Üyesi ve Zeynebiye Camii İmamı Ş. Hamit Turan ile değerlendirdik.
Zeynebiye.com: Son günlerde dünyada, özellikle bölgemizde çeşitli karışıklıklar yaşanıyor. Böylesine bir dönemde Zeynebiye, Pakistan ulemasını ağırladı. Ziyarette Müslümanların birliği adına önemli mesajlar ortaya çıktı. Siz bu ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ş. Hamit Turan: Dünyada, özellikle İslam coğrafyasında büyük değişimlerin yaşandığı bir sırada ve bu değişimler yaşanırken de büyük ölçüde Amerika’nın mezhepçilik olayından hareketle Müslümanları olabildiğince daha dağınık hale getirip bu fırsattan yararlanmaya çalıştığı bir sırada, bir kısım ülkelerde eski piyonlarının yerine yenilerini yerleştirme çabası içinde olduğu bir sırada bu ziyaretin gerçekleşmesi daha bir anlamlıdır. İslam’ın her geçen dünyada ilerleme hızını artarken emperyalistler ve Siyonistler bundan ciddi rahatsızlık ve endişe duymakta, Müslümanları birbirinden nefret ettirmek, birbirinden uzaklaştırmak peşinde koşmaktalar. Müslümanların marjinal gruplarını ön plana çıkararak onların üzerinden ümmete görünüm vermeye çalıştığı bir dönemde, bir kısım insanlar da gecesini gündüzüne katarak hakikaten ümmetin selameti için, birliği-beraberliği için mücadele etmektedir. Bu açıdan çok önemli bir zaman seçilmiştir.
Pakistan ulemasının ülkemiz Türkiye tarafından davet edilmiş olması güzel bir olaydı. Ve bu davet sırasında bu ziyaretin bir bölümünde Zeynebiye’ye uğramış olmaları da o amaca daha fazla hizmet etmiştir diye düşünüyorum.
Zeynebiye.com: Bu ziyaretten emperyalistler ve Siyonistler rahatız olur, bu çok açık. Başka rahatsız olanlar da var mı?
Ş. Hamit Turan: Pakistan, dünyanın ikinci büyük Müslüman ülkesi. Bu ülkeyi temsil eden böylesine önemli bir heyetin, Şia toplumu tarafından ağırlanmış olması, her iki ana gövdenin de marjinalleri tarafından büyük tepki toplamıştır mutlaka. Yani Sünnileri kafir gören -sözüm ona- adını Şia diye adlandıran ve Sünnileri tekfir eden tekfirciler, aynı şekilde Sünnilik adına aşırılık gösteren Vahabi zihniyetinin beslediği kesim -onlar da zaten Sünni-Şii demeden kendileri haricinde herkesi tekfir etmekteler- bunlar rahatsız olmuştur. Yani bir kesime göre, Sünni mutaassıp ve aşırılara göre; buraya gelen alimler dinden çıktı, kafir oldular. Niye? Çünkü Şialara kardeş dedikleri için. Şiaları Müslüman olarak gördükleri ve onlarla beraber namaz safını paylaştıkları için bunları tekfir edecekler. Aynı şekilde yine deminde belirttiğim gibi, sözde Şia olan ve emperyalistler tarafından idare edilen bu aşırılar da; bizleri tekfir edecektir.
Zeynebiye.com: Bu heyette kimler vardı?
Ş. Hamit Turan: Pakistan’da beş tane dini teşkilat var. Bunların dördü Sünni, biri Şia teşkilattır. Bunların tamamının temsilcileri ülkemize geldiler. Misafirlerimizden biri Selefi dini medreselerin müdürüydü. Yine bütün Sünni medreselerinin müdürü ve Pakistan’da Hilal Tespit Teşkilatı’nın da başkanı olan Müfti Muniburrahman bu konuklar arasındaydı. Yine oradaki Şia medreseleri özellikle El Muntazar Medresesi’nin genel müdür yardımcısı Hüccetül İslam vel Müslimin Seyyid Nagavi de konuğumuz oldu. Büyük şahsiyetler bunlar.
Ümit ederiz ki Türkiye’deki çalışmaları bereketli ve hayra vesile olmuştur. Tabii ki bu yolda yürüyenlerin hepsi risk altındadırlar, bunu da belirtmek isterim. Çünkü bunlar, o aşırılık besleyenlerin de gözünden kaçmamıştır. Ama buna rağmen en faziletli işi yapmaktadırlar. Çünkü Hz. Ali (as) şöyle buyurmuştur: “Ara bulmak; bütün namazlardan ve bütün oruçlardan daha üstündür.” Bütün ümmet arasında barış arayan, bunun için mücadele eden kişiler böylesine üstün hayrı yapmaktalar ve aynı zamanda her şey önemine göre tehlike taşımaktadır. İnşallah ümit ederiz ki bunlar başarıya ulaşır.
Pakistan, Müslümanlar arasında çıkarılan fitnelerden çok çekmiştir, çekmektedir. İnşallah dış güçlere hizmet eden insanlar için bu ziyaretler bir uyanış vesilesi olur.
Zeynebiye.com: Ziyaretin Zeynebiye’ye gerçekleşmiş olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Ş. Hamit Turan: Bizim adres olarak seçilmemiz tabii ki tesadüfi bir olay değildir. Çünkü Zeynebiye hareketi Türkiye’deki Caferiler arasında ilk ve tek harekettir. Başladığı günden bugüne kadar çeşitli kanallarda fanatikleştirme, radikalize edilmeye çalışılmasına rağmen bu hareketin başındaki -bizim gururumuz olan- Türkiye Caferileri Lideri bütün bu badirelerden toplumu geçirerek bugüne kadar orta yolda -imamlarımızın da tanımladığı gibi- tutmayı başarabilmiştir. Hem bugüne kadar taşımakla beraber, son yıllarda büyük bir vahdet konferansıyla da bunu taçlandırmıştır. On yedi ülkeden, değişik mezheplerden kırk sekiz temsilcinin katıldığı bu konferansa İslam dünyasının dört bir yanından çok değerli üstatlar katılmıştır. O konferansın adı; “Fikirde Uzlaşı, Eylemde Birlik”, olarak seçilmiştir. Bu çok anlamlıdır. Benzerine, doğrusunu isterseniz, ben rastlamadım. Genelde birlik denir ama burada biraz daha netleştirilmiştir. Önemli olan; İslam’ın genel meselelerinde birlikte hareket edebilmek ve herkesin birbirini kardeşçe kucaklayabilmesi çok önemlidir.
Öteden beri bütün etkinliklerde, en görkemli merasimimiz Aşura merasiminde her yıl Şia adına bizim liderimiz konuşur. Bir şahsiyet Alevi camiası adına konuşur, bir şahsiyet de Ehli Sünnet camiası adına konuşur. Böylece Şia-Sünni-Alevi hep birlikte bir araya gelir. Yine Dünya Müslüman Kadınlar Günü’nde, Hz. Ali’nin şehadetinde, İmam Cafer Sadık’ın viladetinde, Peygamberimizin kutlu doğumunda, daha benzeri olaylarda yani geniş çaplı yaptığımız programların hemen hepsine İslam dünyasının çeşitli kesimlerinden de çağırırız. Bununla beraber onların da davet ettiği programlara gideriz. Gelecek nesile sürekli kardeşlik ruhunu aşılamaya çalışmaktayız. Hepimizin bir aile olduğunu anlatmaya çalışmaktayız. Zeynebiye’nin bugüne kadar izlediği yol böyledir. Müçtehitlerimiz de bunu belirtmiştir. Fıkıh disiplini içerisinde durabilmeli ve aynı mezhepte olmadığımız Müslümanlara nasıl davranmamız gerektiğini fıkıh disiplini içerisinde şekillendirmeliyiz. Kısa bir süre önce bazı fanatiklerin; bir müçtehidimizin dersi sırasında, Ehli Sünnetçe önemsenen şahsiyetlerinin birisine hakaret etmesi üzerine, müçtehidimiz Onu şiddetle kınamış ve terslemiştir.
Başbakanımızın Aşura’ya katılmasında önemli bir etken de Zeynebiye hareketinin kuşatıcı vizyonudur. Zeynebiye kurulduğu günden bu yana vahdet konusunda net bir tavır ortaya koymuş, bu duruş da çeşitli kesimlerden takdir görmüştür.