Günümüzden 100 yıl önce değil, sadece 19 yıl önce, yani uzay ve bilgi çağında, yani bir yaban ördeğinin bile katledilmesi üzerine dünyanın ayağa kalktığı çağda, Ermeniler Hocalı’da bir gecede 613 masumu katlettiler. Ancak kimsenin kılı kıpırdamadı! Çünkü katledilenler yaban ördekleri değil, Müslüman Türklerdi.
Emperyalistlerin, Siyonistlerin, kısacası İslam'a karşı olanların olaya kayıtsız kalmasını anlarız. Peki, Türkiye’de Hrant Dink’in öldürülmesi üzerine sokaklara dökülerek” hepimiz Ermeniyiz” diye bağıranların bu olay karşısındaki tutumlarına ne demeli?!
Hrant Dink’in tek bir mahkemesini bile kaçırmayanlar, mahkeme önünde ellerinde pankartlarla, insan haklarından dem vuranlar, Hocalı’da yakılarak, derileri soyularak, tecavüze uğrayarak öldürülen kadınların, yaşlıların, bebeklerin hesabının sorulmasını neden dile getirmezler?!
Hrant Dink’i öldürenler bugün adalet önündedirler ve hak ettikleri cezaya da çarptırılacaklardır. Bu nedenle ilave bir çabaya gerek yoktur. Ancak Hocalı’da katledilen 613 kişinin katilleri nerede? Hapiste mi? Elbette ki hayır. Ermenistan’da cumhurbaşkanlığı koltuğunda, milletvekili sıralarında…
Ermeniler Hocalı’da sadece katliam yapmamış, Azerbaycan Türklerinin topraklarını da işgal etmişlerdir. Ne zaman? 19 yıl önce. Bugün 90 yıl önce yaşanmış bir tehcir, yani başka bölgeye nakletme olayının hesabını bizden soran, bu nedenle onlarca diplomatımızın ve onların ailelerinin kanına giren terörist Ermeniler’den bu yaptığının hesabını kim soracak?
Yakın tarihimizin kaydettiği en büyük vahşet karşısında sessiz mi kalacağız?
Katliamın faillerinden olan bir Ermeni gazeteci “Haçın Hatırı için” isimli kitabında bakın neler anlatıyor: "Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 km. batısında bir yere 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada, Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler."
İşte tipik Ermeni vahşeti. Belli bir yaşın üzerindeki her Karslının, Iğdırlının, Erzurumlunun, Vanlının ninelerinden, dedelerinden dinlediği “diri diri yakma” hikayelerinin aynısı. Yahutta Subatan, Oba ve Derecik Köylerinde gözlerimizin önünde açılan toplu mezarlarda ahırlara doldurularak yakılan ecdadımıza yaptıklarını, Hocalı’daki kardeşlerimize de yapmışlardır.
Yaklaşık 110 yıldır dönemler itibariyle Türk Milletine karşı katliam yapan ve bir türlü kana doymak bilmeyen Ermenilerin 19 yıl önce yaptıkları vahşetin son katliam olduğunu kim garanti edebilir?
Hocalı’nın eli kanlı katilleri işgalci Ermenistan devletini yönetirken, Azerbaycan toprakları işgal altındayken, Ermenilerin ülkemiz üzerindeki iddiaları devam ederken, bu ülkede kimileri “hepimiz Ermeniyiz”diye bağırıyor, kimisi de “biz şeker pirinç satacağız Ermenistan sınır kapısı açılsın” diyor. Utanın! Kimliğinizden, tarihinizden, ecdadınızdan utanmıyorsanız, insanlığınızdan utanın!!!
25 Şubat 2011