Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Özgündüz, CNN Türk'te Kerbela'yı Anlattı

Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, CNN Türk'te yayınlanan Eğrisi Doğrusu adlı programda Kerbela ve İmam Hüseyin'i anlattı, izleyicilerden gelen soruları yanıtladı. 

22 Aralık 2010
Özgündüz, CNN Türk'te Kerbela'yı Anlattı

Taha Akyol'un sunduğu programın konuğu Özgündüz'ün yanı sıra Alevi araştırmacı Reha Çamuroğlu ile ilahiyatçı İlyas Üzüm idi. Şimdiye dek en çok mail alan Eğrisi Doğrusu programında izleyiciler  konuklara çeşitli konularda sorular sordu.

Çamuroğlu, programın başında Maraş katliamının yıldönümünü ananların tahrik edilmesine tepkisini gösterdi. Katılımcılar da yapılan bu tahrikleri şiddetle kınadı. Özgündüz, bu acıları milletçe acımız olarak kabul ettiğimiz zaman olgunlaşmış olacağımızı vurguladı.

Programın başında Kerbela öncesi dönemi anlatan Çamuroğlu, İmam Hasan döneminden bahsetti. İmam Hasan'ın ümmeti bölmemek adına Muaviye'yle barıştığını söyleyen Çamuroğlu "Muaviye bu barışa uymadı, oğlu Yezit'i yerine veliaht yapmak için entrikalara başvurdu. Dünya nimetleriyle önemli kişileri satın aldı. İslam'ın doğduğu coğrafya saltanata yabancıdır aslında. Muaviye ölünce Yezit Medine valisine bazı kişilerin biatini almasını istedi. İmam Ali oğullarına vasiyetinde de haksızlığa boyun eğmeyin demişti. Medine'den Mekke'ye geçen İmam Hüseyin, Mekke'de de destek görmeyip ayrıldı. Kufe'den gelen binlerce mektup ve çağrı aldı. Kufe'ye doğru yola çıktı, yolda Kerbela faciası yaşandı." dedi.  

Çamuroğlu’nun ardından Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz Kerbela’yı anlattı:

Yaklaşık 25 yıldır Halkalı'daki törenlerde tiyatral gösteri de yapıyoruz ve konuşmalar da yapıyoruz. Milletime bu konuda yanlış bilgi vermemek için her sene Ehli Sünnet ve Şia kaynakarını gözden geçiririm. İmam Hüseyin Medine'de ibadet üzereyken zulme maruz kaldı. Hani derler ya, filancı sana zarar verdi de, sen de namaz üzerinde miydin, diye. Tarihler bu ittifakla bunu söylüyor. Yezit, Muaviye'nin işaretleriyle hareket etti. Muaviye kurnazdı, hakikaten siyaseti iyi biliyordu. Hz. Ali diyor ki, "Ben eğer ilkelerle sınırlı kalmazsam, herkes görürdü, daha büyük deha olduğumu. Ama ilkelerle sınırlı kalınca siyaset medarı olamıyorsunuz. Muaviye, Yezit'e karşısına çıkabilecekleri tahlille anlatmıştı.

İmam Hasan (as) Muaviye’ye değil, şartlara biat etti

Özgündüz, İmam Hasan (as)’ın sulhuyla ilgili olarak iki etkenden söz etti: “Dış etken, Bizans'ın İslam'ı sıkıntıya sokma endişesi. İç savaşta, Sıffin Savaşı'nda Bizans, Hz. Ali'ye mektup yazmıştı. İmam Hasan kendisi elçi olarak gitti. Bizans kralı İmam Ali’yi haklı bularak “Bir valinin merkezi yönetime ayaklanması benim ülkemde de kötü örnek olur, benim valilerim de isyan çıkarır. Ben kuzeyden sen güneyden saldır, bu asi valiyi ortadan kaldıralım.” dedi. Hz Ali (a.s) cevaben “Eğer sen Muaviye’ye saldırırsan ben de sana saldırırım. Bu bizim iç meselemizdir ”dedi.

İç etken olarak da İmam Hasan (as) kendi askerlerindeki yorgunluğu ,isteksizliği,vefasızlığı ve  dışarıda bu tehditi gördüğü için sulh yolunu seçti ama  Muaviye'ye biat etmedi, şartlara biat etti. Şartlarında Peygamber (s.a.a.)’in sistemini aynen uygulayacaksın, Kuran’ın dışına çıkmayacaksın, ırkçılık ve despotluk yapmayacaksın, adil ve eşit davranacaksın, Al-i Aba’ya yani Ehlibeyt’e, dostlarına düşmanlık etmeyeceksin, Peygamber efendimizin soyuna ve Hz.Ali’ye sövmeyeceksin, herkese eşit davranacaksın gibi şartları koyduktan sonra  Muaviye de Allah ve Resulünü şahit tutarak  altına imzayı attı. Silah bırakıldı, birlik sağlandı. Yalnız Muaviye aynı yerde Hz. Ali (a.s)’a küfürle başladı ve bu anlaşma benim ayağımın altındadır, dedi. Muaviye anlaşmaya sadık kalmadı. O şartlardan biri de kendisinden sonra veliaht tayin etmemesiydi. Yirmi senelik iktidar döneminde  onu da bir takım zorbalıkla kurnazlıkla, tehditle, rüşvetle halletmişti.

Muaviye’nin Yezit’e nasihatleri

Bu iktidarın önünde dört kişi engel olabilirdi. Tarihçilerin dört kişinin birinde ihtilafı var: Abdurrahman. Çünkü o zaman  hayatta mıydı, değil miydi, o konuda ihtilafları vardı. Diğerleri için Muaviye şunları nasihat etmişti. Abdullah; pek savaş adamı değil, ibadetiyle baş başa bırakabilirsin. Ama Abdullah İbni Zübeyr  ve Hüseyin İbni Ali, bu ikisi sana tehlikedir. Abdullah İbni Zübeyr eline geçerse hiç acıma. Hüseyin konusunda uzlaşma yolu bulabilirsen dene, demişti. Fakat Yezid babası ölür ölmez, daha halkın Muaviye’nin ölümünden haberi olmadan bütün valilere bir tamim gönderdi: Zorla biat alacaksınız, biat etmeyeni de öldüreceksiniz!  Medine valisi Velid İbni Utbe  Yezid’in öz amcası oğluydu. Ona gönderdiği tamime ayrı bir not iliştirerek bu dört ya da üç kişinin adını zikretti. Ama İmam Hüseyin’in ya biatini ya da kellesini bana getireceksiniz, dedi. Yezid, İmam Hüseyin evinde oturup isyan çıkarmadığı halde ya biatini ya kellesini istiyordu.  İmam Hüseyin Mescid-i Nebi’de otururken, biat haberi vali tarafından Osman’ın oğluyla gönderildi. Vali, İmam Hüseyn’in valiliğe gelmesini istiyordu. İmam Hüseyin (as)dedi ki ”Anlaşılan, Muaviye ölmüştür oğlu Yezid’i yerine koymuştur. Bizi biate çağırıyorlar.” Öyleyse ne yapalım dediler. İmam Hüseyin de “Ben gideceğim ve görüşümü belirteceğim” dedi. Diğerlerinden Abdullah ibni Zübeyr  derhal Mekke’ye kaçtı. İmam Hüseyin valinin konağına gitti ama gençleriyle birlikte gitti. Velid ibni Utbe, bu noktada  nispeten müsamahakar  bir insandı. İmam Hüseyin gibi birinin başının kesilmesi gibi bir vebalin altına girmek istemedi. Onun için İmam Hüseyin’e tabiri caizse gitmesi yönünde bir yol verdi.  Ama Mervan ise öldürülmesini istedi. İmam Hüseyin (as) Velid ibni Utbe’nin verdiği fırsatla   Medine’den çıkıp Mekke’ye geldi. Bu olay Kerbela’ya gelmeden dört ay önce oldu. Mekke eman evidir, orda savaş olmaz. Ailesiyle birlikte gitti, oraya yerleşti.  Ama Yezid’in Amr ibni Said bin As komutasındaki terör çetesi orada da rahat bırakmayınca İmam Hüseyin oradan da gitmek zorunda kaldı.
Kabe’ye, Mescid-i Nebevi’ye kan lekesi düşmesin diye. Ama Yezid, İmam Hüseyin’i şehit etmekle kalmayıp sonra Harre Olayı ile Medine’yi yakıp yıktı. Sonra Kabe’yi yaktı yıktı. Yezid ölene kadar İslam’la savaştı.

Sahih kaynaklara bakıldığında İmam Hüseyin’in şehadetini Cebrail (as) zaten Peygamberimize haber vermişti. Peygamberimizin sahabelerinden birçoğu bu olayı biliyordu. Sahabeler bu yüzden İmam Hüseyin’in Kufe’ye gitmesini istemiyordu. Ümmü Seleme ve sahabiler İmam Hüseyin gittiğinde ağlıyorlardı. Abdullah ibni Ömer de ağlıyordu, gitme diyordu.  Fakat Yezid’in önüne, İmam Hüseyin (as)’ın kesik başı  geldiğinde, şarap içip elindeki çubuk ile İmam Hüseyin’in dudağına vurarak, sarhoş sarhoş,telaffuz ettiği birtakım şiirler var.

Özgündüz, izleyicilerden ve program sunucusu Taha Akyol'dan gelen soruları yanıtladı:

Caferi-Şii inancında Kerbela’nın yeri nedir ve 10 muharremde neler yapılır?

İnancımızda ve tabii ki Ehli Sünnet’in sahih kabul ettiği kaynaklarda  da belirtildiği gibi Peygamberimizin de bu  güne ağladığı ,Cebril’in Kerbela türbetini Peygamberimize verdiği  bu kaynaklarda yer almıştır. Bu olaya dayanarak Ehlibeyt İmamları da bu günü önemsemiştir. Zalimle mazlumun kelimelerinin tam anlamıyla karşı karşıya geldiği gün olması sebebiyle ve Allah Resulü’nün ailesine yapılan zulümlerin doruğa ulaştığı, altı aylık süt emer çocuğa kadar öldürüldüğü  üç ay yaşındaki kız  çocuklarının gözleri önünde kesik başların şehir şehir  dolaştırıldığı acı bir facia olması sebebiyle Peygamberle hemhal olma ve hemdert olma anlamında şia kesimi bunu daha çok ön plana çıkarmakla birlikte, bu yıl sevgili başbakanımızın katılımıyla –altını çizerek- geçen seneki mesajında da buyurduğu gibi bu olay Müslümanların müşterek  acısıdır. Bu Şia ve Sünni’nin farklı yönde olduğu yer değildir. Yasımız ortaktır, sadece ritüellerimiz farklı.

Aşure ve Aşura arasındaki fark nedir?

Selahattin Özgündüz:  Aşure bir aşın adıdır ve Anadolu Aleviliğinde Ehlibeyt dostları 13. gününe kadar oruç tutuyorlar.  12 gün 12 imam sayısında 13.gün İmam Zeynel Abidin (as)’ın kurtulmasının şükranı olarak Aşure aşı pişirip dağıtırlar, kurban keserler. Caferilerde bu gelenek yoktur. Bu oruç Anadolu Alevilerinde vardır, biz de suçlamıyoruz. Fakat 10. günün adı Aşura’ dır. Bunu da Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı’yla birlikte deklare ettik. 10. Gün Aşura günü 13. Günü’ de Aşure günüdür. Bunda bir sorun yoktur.

Mezhepler arası evlilikler

Şii Sünni veya Caferi, Alevi bu izdivaçlara bakışın acısını yaşıyoruz ülkemizde. Müslüman mezhepler arasında Caferi fıkhı açısından birbirini seven iki insanın birbiriyle evlenmesinde hiçbir mahsur yoktur. Ehlibeyt’ ten Sünni sembolü sayılan şahsiyetlerin kız aldığı, onlara kız verdiği tarihçe sabittir. Onda da bir sorun yok.

Sünniler neredeydi Kerbela noktasında?

Müslüman olan herkes Peygamber tarafında Haşimi tarafında, Nebevi tarafındadır, Emevi tarafında değildir. Ama orda bir gücü bir türlü ele geçirmiş sultan vardır. Neticede Türkler himmet ve gayretleriyle Emevi saltanatını yıktı. Hiçbir Sünni imam Emevi ‘yi tasvip etmemiştir.

Şiiler ve Aleviler Sünnileri Yezidi ve Yezid’in askeri olarak görüyorlar. Bu konuya ne diyorsunuz?

Hiçbir Müslüman Yezidi değildir. Bu biraz etki tepki meselesidir, sen ona Kızılbaş ana bacı bilmez mum söndüren dedin, o da sana yezit dedi. Bu cehaletten artık milletçe kurtulmalıyız. Bu tabiri caizse etki tepkiden kurtulmalıyız. Düne bakmadan bugünümüze bakalım. Bugün çok şükür milletçe biz Ehlibeyt sevgisinde birleşmişiz. Ne Sünni Yezittir ne Yezidin tarafıdır. Yüz bine yakın Sünni camileri Hasan Hüseyin Ali Muhammed adıyla süslenmiştir. Her aile Ehlibeytin isimleriyle bereketlenmiş. Ama ben hiç Yezit hatta Muaviye adına rastlamadım. Bazıları Hz. Muaviye demesine rağmen hiç Muaviye adına ben rastlamadım. Belki birkaç kişide bulunursa onu bilemem.  Ama en çok kullanılan isim Ehlibeyt ismidir. Beri taraftada kimisi Hasan ismiyle yetinmiyor Hasan Hüseyin diye iki ismi de kullanıyor. Onun için milletçe elhamdüllah bu noktada bir ittihat sağlanmıştır ve cemlerinde artık elin gözünün önünde cereyan etmesiyle birlikte o bühtanlarında önü kesilmiştir.  Kine veya cahilliğe cehalete bağlı olarak atılan iftiralar son
bulmuştur. Her Alevi namusuna her Sünni kadar en az her Sünni kadar bağlıdır. Bu da ortaya çıktı.

İslam Ali’nin Zülfikar’ıyla ayakta durdu

Ali (as) Muaviye meselesine gelince, biz hangi açıdan bakarsak bakalım. Bir Nebevi hadisler var sahih kaynaklı. Sahih Buhari, Müslim de dahil bir onlar açısından bakalım; bir de el hakkı vel insaf, İslam dini  Resulullah’ın nübüvveti, Hatice’nin envali, Alinin Zülfikarı’yla yaşamış, ayakta durmuş. İşte Uhud işte Bedir işte Hendek işte Hayber işte Huneyn. Her bireri hayat memat meselesi dönüm noktası olmuştur. Bunlar kime karşı yapılmıştır, bu Emevilerin ecdadına karşı! Birisi İslam’ı yıkmaya ve cahiliye törelerini yaşatmaya çalışmış, birisi de her şeyi pahasına korumuştur. Caferi Tayyar Hz. Ali’nin abisiydi, şehit oldu. Hz. Hamza cihan bedeldir, Allah Resulü’nün aslanı bu yolda gitmiş. Bu aile el hak yani vicdanen eğer İslam’ın, adını ne koyarsanız koyun Resulullah’tan sonra liderliğinde bütün vicdanlar bunları gösterir.  Allah’ın Kuran’da bunları tertemiz kıldığı ortadayken biz onlara saltanatçı gözüyle bakarsak Kuran’ı ve sünneti doğru anlamamış oluruz.

Demin Reha beyin de dediği gibi bazen menfaat gereği bazen siyaset gereği bölünmek nedense işimize gelir. Sürükleyen kesim bir türlü böler ama hakikaten bir milleti bölmek, hiçbir bedel onun karşısında tatmin edici değildir. Eski Kültür Bakanımız Namık Kemal Zeybek’le yaptığımız bir konuşmada bana şöyle dedi, ben de bunun altına imzamı atarım: Geçmişte kalan bir hilafet meselesi olmuştur, Emevi meselesinde Türk milleti Haşimilerin tarafındadır; ama hilafet meselesinde Peygamberden sonra bunlar hilafete oturdu mu? Evet. Bu gerçeği şimdi değiştirebilir miyiz? Hayır. Ama Ali, müminlerin velisidir. Burda da müminler, Şah-ı Evliya diyor Ali’ye. Bütün Müslümanlar diğer fırkalar Hanefisi Hanbelisi Malikisi Şafiisi. Hatta Hz. Ömer’in kendisi Hz. Ali’ye başvuruyordu, böyle bir irtibatı koruyalım. Ali müminlerin mevlasıdır. Ehlibeyt imamlarına her dönemde o döneminin alimleri başvurmuştur. İmam-ı Azam, İmam Cafer-i Sadık’a başvurmuştur. Böyle bir Şii Sünni ayrımı o ikisi arasında yaşanmamıştır.

Mehdi inancı Şii Müslümanlarda çok merkezi bir yerdedir. Özetle nedir?

Selahattin Özgündüz: Hz. Mehdi, İsa (as’ ın da gelip arkasında namaz kılacağı, Kuran’da yeryüzüne er geç salihlerin varis olacağı buyurduğu ve evrensel salihlerin hakim olduğu dünyanın o lideri kimdir, o maksadımızdır ve 12. İmamdır. Sahih Müslim, Sahih Buhari, onlarda imam şeklinde geçmiştir ve İsa (as)’ın da uyup arkasında namaz kılacağı kişidir. Yeryüzünü adaletle dolduracak. Bu artık tevatüratında bini aşkın hadis var bu noktada. Tabiî ki binin hepsi sahih olmasın ama yüzlerce sahih hadis vardır. Mehdi başlı başına bâbdır. Ehlisünnetin birçok sahihi sitte dedikleri İbn-i Mace gibi Davut Tirmizi gibi eserlerde başlı başına bâbdır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.