Iğdır'dan çıplak gözle rahatlıkla görülebilen Ermenistan'daki Metsamor Nükleer Santrali'nin oluşturduğu tehlikeli duruma dikkat çeken TÜRKSAM Başkanı Sinan OĞAN duyarlı tüm insanları göreve çağırıyor:
Sınırımızın hemen yanıbaşında büyük bir nükleer tehlike bulunmaktadır. Türkiye’nin yoğun gündem maddeleri arasında gözden kaçan bu tehlike aslında birkaç defa kapımızı çalmıştır. Bahsi geçen tehlike Ermenistan’ın Türkiye sınırından sadece 16 Km içinde bulunan Metsamor Nükleer Santralidir. Bu santral gerek Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve gerekse de AB tarafından dünyanın en tehlikeli nükleer santrali ilan edilmiş ve bir an önce kapatılması talep edilmiştir. Hepimizin hafızlarında hala canlılığını koruyan korkunç kaza ile gündeme gelen Çernobil Nükleer Santrali ile aynı teknolojiye sahip olan ve en az onun kadar tehlikeli olan bu santrali Ermenistan Hükümeti kapatmaya yanaşmamaktadır.
Bugün Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan nükleer bombadan etkilenen insanlar üzerinde yapılan araştırmalara göre, radyasyona maruz kalanların gizli hastalık evreleri geçirdikleri ve bunun sonuçlarının yaklaşık 5-30 yıl sonra ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Nitekim, Çernobil faciasının Doğu Karadeniz halkı üzerindeki etkileri ancak 18 yıl sonra görülmeye başlamıştır. Şimdi Iğdır ve civar bölgelerde yaşayan halkın yıllarca Metsamor Nükleer Santrali’nden yaşanan sızıntılar sebebiyle nasıl bir etkiye maruz kaldığını kimse bilmemektedir.
Bölgede yapmış olduğumuz incelemelerde sınır bölgelerinde bitki örtüsünde meydana gelen kurumaların, hayvanlarda artan sakat doğumların, insanlarda kanser, sakat doğum ve ölü doğum ile çocuk ölümlerinde meydana gelen artışların Metsamor Nükleer Santrali sebebiyle ortaya çıktığı apaçık ortadadır. Zira, yukarıda da bahsedildiği gibi Metsamor Nükleer Santrali insanlar üzerinde etki gösterecek 5 yıl sınırını aşmış bulunmaktadır. Yukarıda bahsi geçen hastalıkların bundan sonra sınır ilimiz Iğdır ile beraber Kars, Ardahan, Ağrı gibi illerimizin de aralarında bulunduğu Doğu ve güneydoğu Anadolu bölgemizde de sıkça rastlanılacağı, bu hastalıkların artış oranlarının giderek artan tempoda olacağı beklenen bir gelişmedir.
Metsamor Nükleer Santralinde yaşanacak bir kaza Azerbaycan, İran, Nahçivan, Gürcistan ve aynı şekilde göçlerle nüfusunun yaklaşık yarsını kaybeden Ermenistan halkı için de bir felaket olabilir. Dolayısıyla bu santralin kapatılması için yapılacak çalışmalara büyük bir tehlike içinde olan Ermenistan halkının ve Sivil Toplum Kuruluşlarının da katılması son derece önemlidir. Bu web sayfası Ermenistan veya nükleer enerji karşıtı değildir. Söz konusu bölgedeki farkında olmadığımız büyük bir tehlikeyi önlemek için çalışmaların koordinasyonu ve kamuoyumuzu bilinçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Metsamor Nükleer Santrali'nin Türkiye'ye zararı sadece sızıntılar ile değildir. 1988 depremi ile teknik ömrünü tamamlayan santralde her an bir kaza yaşanabilir veya deprem veya diğer sebeplerle patlamalar olabilir. Bu site bütün bu çalışmaların koordine edilmesi ve hem Ermenistan halkı ve hem de Türkiye ve bölge için tehlikeli olan bu santralin kapatılmasına yönelik yapılacak sivil girişimleri koordine etmek amacıyla kurulmuştur. Söz konusu bölgedeki farkında olmadığımız büyük bir tehlikeyi önlemek için çalışmaların koordinasyonudur. Bu vesileyle bütün sivil toplum kuruluşlarını, bölge halkı ve yerel yönetimlerini, basın ve yayın kuruluşlarını, ilgili devlet mercilerini, uluslararası kuruluşları ve bilhassa Türkiye'deki bütün çevresel sorunlarda son derece etkili faaliyet gösteren ve fakat Metsamor Konusunda duyarsız olan çevreci örgütleri ve tüm insanlığı göreve çağırmaktayız.
Sinan OĞAN
METSAMOR NÜKLEER SANTRALİ’nin KAPATILMASI İÇİN 'SİVİL GİRİŞİM' KOORDİNATÖRÜ