Alevisi ve Sünnisi ile yoğun tepkilere neden olan sözün sahibi, bazı kanallarda özürler diledi ise de, incinen toplumun yükselen tepkisi kolayına dinmiyor.
Hemen her fırsatta anlatmaya çalıştığımız bir gerçeği bu nedenle bir kez daha dile getiriyoruz.
Bir ülkede toplumun büyük bir kesiminin inancı, o ülkenin inançlara hizmet etmek ile sorumlu kurumu tarafından yok sayılırsa, bir ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı adı DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ olan derslerinde o inançtan hiç bahsetmez ise, o ülkenin bazı zavallı insanları da bu TV programcısı gibi cahil ve saldırgan olur, eğlendirmek istedikleri toplumun çok geniş kesimlerini böylesine rahatsız ederler.
Sorun, toplumu bu konularda aydınlatmayan, Alevi gerçeğini görmemeye çalışan, topluma inanç hizmeti sunmak üzere kurulduğu halde, inanç hizmeti sunacağına toplumu kendi gibi inanmaya zorlayan, misyonerlik yapmaya çalışan devlet kuruluşu yani DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI ile bu kurumun köktendinci dünya görüşünü tüm topluma zorla benimsetmeye çalışan bir Milli Eğitim anlayışı sorunudur.
Böyle yönetilen, inanç hizmetlerini bu yöntemlerle alan bir toplumda inançlar, dostluk üretmek ve insani duyguları pekştirmek yerine sürtüşmeler yaratmak için kullanılır hale gelir. Kazalar ile, dil sürçmeleri ile ya da kasıtlar ile böyle sorunlar doğar. Çözümler , köklü çözümler ülkede yönetim ve eğitim anlayışını çağdaşlaştırmak, gerçeklerin zeminine oturtmaktan geçer.
Alevilere düşen görev ise, kendi örgütlenmelerini güçlendirmek, inançları ile ilgili bilgileri ve bu muhteşem felsefeyi öğrenmek ve toplumun tüm katmanlarına öğretmektir.
10 Ekim 2010 ‘da, ANKARA ‘da bu amaçla toplanıyoruz.
Alevi Vakıfları Federasyonu (AVF)
08 Ekim 2010