Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Gül'den Siyasette Yeni Bir Dil Çağrısı

TBMM'nin 23'üncü dönem, 5'inci yasama yılının açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye?de ortak paydanın daha fazla demokrasi, siyaset ve çoğulculuk olduğunu belirterek sivil, demokratik ve çoğulcu bir anayasa ihtiyacına dikkat çekti. 

02 Ekim 2010
Gül'den Siyasette Yeni Bir Dil Çağrısı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 23'üncü dönem, 5'inci yasama yılının açılış konuşmasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Gül konuşmasında, açılışını gerçekleştirdiği yasama yılının,  demokrasinin iki temel mekanizmasının işlediği bir zaman diliminin ortasına geldiğini; öncesinde, referandumun gerçekleştirildiğini, sonrasında ise milletvekili genel seçimi yapılacağını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Gül, demokrasimizin temel kurum ve mekanizmalarıyla ne kadar olgunlaştığını, çoğulcu demokratik normlara uyum yönünde ne kadar mesafe alındığını gösteren bu sürecin,  yeni yasama yılının anlamlı ve önemli bir çalışma dönemi olacağını gösterdiğini belirtti.

“MİLLETİMİZİN FERASETİ VE BASİRETİ TBMM’NİN VARLIĞINDA VÜCUT BULMUŞTUR”

Kurulduğu ilk günden beri muasır medeniyet hedefinin en büyük taşıyıcısı olan ve olmaya devam eden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu kutlu yürüyüşünün, vatandaşların iradelerini askıya alan uygulamalarla zaman zaman kesildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, milletimizin, bütün kesimleriyle ve çoğulculuğa olan bağlılığıyla bu badireleri atlatmasını bildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül ayrıca, bu manada milletimizin ferasetinin ve basiretinin bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin varlığında vücut bulduğunu kaydetti.

“PARLAMENTONUN ÇIKARDIĞI KANUNLAR, HALKIN SİYASİ İRADESİNİ YANSITIR”

Cumhurbaşkanı Gül, demokratik bir Cumhuriyetin erdeminin, halkı bütün renkleriyle, sesleriyle ve iradesiyle, siyasi iktidarın öznesi haline getirmesi olduğuna işaret ederek, en yalın haliyle, seçimlerin bu sürecin başladığı ve kesintiye uğratılmaksızın devam etmesi gereken yöntemi olduğunu, dolayısıyla da parlamentonun çıkardığı kanunların, halkın siyasi iradesini yansıttığını belirtti.

“SİYASET DİLİNİN YENİLENMESİ GEREK”

Türkiye’de demokrasinin ve siyasetin daha iyi işlemesi ve verimli olması için siyasi temsilin derinleştirilmesinin ve çeşitlendirilmesinin sağlanması; katılımın daha da teşviki ve güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül,  demokratik sistemin kendini yenilemesi ve vizyonunu küresel standartlara yükseltebilmesi amacıyla siyaset dilinin yenilenmesi gerektiğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Gül, yeni dilin, diyalog ortamının oluşmasını ve neticesinde Türkiye’nin önem arz eden meselelerinin ortak bir anlayış ile çözülebilmesini kolaylaştıracağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Gül,  halkın referanduma yüksek oranda iştirak ederek, katılım görevini, farklı tercihlerde bulunarak da temsil görevini yerine getirdiğini, ertesi güne de yine millet olma şuuru ve güçlü Türkiye iradesiyle uyandığını aktararak, aynı tutumun siyaset kültürümüze de hâkim olması gerektiğini kaydetti.

“FARKLI TERCİHLER DEMOKRATİK ZENGİNLİĞİN BİR GÖSTERGESİ”

Her demokratik ülkede yapılan seçim ve referandumlarda olduğu gibi, Türkiye’de de siyasi konularda farklı tercihlerin olduğunu, aksi halde demokrasinin olmayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül,  farklı bakış açılarını ‘kutuplaşma’ olarak görmenin, olgunlaşmamış bir demokratik anlayışın tezahürü olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, bu farklılıkların, dışlama, tahkir etme, yok sayma, kültürel bölünme değil, tam tersine demokratik zenginliğin bir göstergesi olarak alınması gerektiğine de işaret etti.

“YETKİN BİR DEMOKRATİK KÜLTÜR GELİŞTİRMEK SADECE SİYASETÇİLERE DÜŞEN BİR GÖREV DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Gül, demokrasinin sadece seçimlerden ibaret olmadığını, bir şekil meselesi olduğu kadar, bir içerik meselesi de olduğunu, demokratik sürecin seçimlerle, halkın tercihlerine saygı duymakla başlayıp, oradan itibaren, seçimleri aşan vizyon, irade ve kurumlarla beraber, genişleyerek ve derinleşerek yoluna devam ettiğini, bu yolda da, henüz kat edilecek çok mesafenin bulunduğunu aktardı. Yetkin bir demokratik kültür ve uzlaşı ahlakını geliştirmenin sadece siyasetçilere düşen bir görev olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Gül,  bu konuda yasama, yürütme, yargı ve tüm devlet kurumlarının, sivil toplumun, bürokrasinin sorumluluğu bulunduğunu sözlerine ekledi.

ADALETİN İŞLEYİŞİ

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında, geride kalan sürece bakıldığında en sert tartışmaların yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı etrafında sürdürüldüğünü ve bu konuda bir saflaşmanın ortaya çıktığını belirtti. Bu tartışma ortamının en büyük riskinin, ‘adalet’in işleyişinde küçük de olsa bir sapma veya aksamanın ortaya çıkma ihtimali olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, bu ihtimalin, herkes tarafından fazlasıyla ciddiye alınması gerektiğini ifade etti.

Ortak paydanın daha fazla demokrasi, daha fazla siyaset ve çoğulculuk olduğunu, bunun dışında kalan tüm yolların tükendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, demokrasimizin sürekli geliştirilmesi, reformların kesintisiz sürmesi gerektiğini, bu sürecin Türkiye’yi her bakımdan daha güçlü hale getireceğini belirtti.

“KÜRT SORUNU, BÖLÜCÜ TERÖRDEN AYRIŞTIRILARAK ÇÖZÜLMELİ”

Cumhurbaşkanı Gül, demokratik standartların yetersizliğinden kaynaklanan Kürt sorununun, bölücü terörden ayrıştırılarak çözülmesi gerektiğini ifade ederek,  bu sorunun, bugün terörle iç içe geçtiğini, makul bir çözüm için sağduyulu davranarak, terörden kaynaklananlarla irtibatsız olanları birbirinden ayırmak gerektiğini söyledi. Bu konuda, ‘sorun var mıdır yok mudur’, ‘adı ya da sıfatlandırılması nasıl olacak’ diye tartışmak yerine, sivil bir irade geliştirerek yanlışlıklarla yüzleşmek ve sorunu, temel prensipler etrafında birleşerek, demokratik bir zeminde çözmek gerektiğini belirtti.

“TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI ALANDAKİ İTİBAR, NÜFUZ VE KABİLİYETLERİ YÜKSELİYOR”

Konuşmasında ekonomiye de değinen Cumhurbaşkanı Gül, reformcu, gerçekçi ve ilkeli bir ekonomi politikasının, başarılı bir ekonomik performans için zorunlu olduğunu, Türkiye’nin istikrar programlarıyla ileriyi görebilen ve yönetebilen bir vizyonu inşa etmesi gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin artan siyasi ve ekonomik gücü ile ilerleyen demokratik standartlarına paralel olarak, uluslararası alandaki itibar, nüfuz ve kabiliyetlerinin de yükseldiğine de işaret ederek, BM 65. Genel Kurulu vesilesiyle gerçekleştirdikleri pek çok faaliyet ve temasın, bu gerçeği teyit ettiğini söyledi. Bu çerçevede, 23 Eylül günü başkanlığını yaptığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Zirve Toplantısı’na dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin çağrısıyla toplanan ve yönettiği zirvenin, BM’nin 65 yıllık tarihindeki 6. zirve olduğunu söyledi.

“AB’YE ÜYELİK HEDEFİ, TÜRKİYE’NİN STRATEJİK TERCİHİDİR”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin yakın çevresiyle ilişkilerini her alanda geliştirmeyi dış politikasının temel unsurlarından biri haline getirdiğini, başta ABD olmak üzere, tüm müttefiklerimizle ilişkilerimize büyük değer verildiğini ifade etti. Türkiye’nin Batı’ya yöneliminin, nesiller üstü bir politika olup, köklü bir tarihî geçmişi ve esaslı bir stratejik gerekçesi bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin AB’ye üyelik hedefinin, bu tarihî temel üzerine bina edilen stratejik bir tercih olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Gül, “Bu süreçte karamsarlık ve yılgınlığa düşmeden yolumuza devam etmeli, ülkemiz ve milletimizin hayrına olan tüm reformları gerçekleştirmeliyiz” diye konuştu.

SİVİL, DEMOKRATİK VE ÇOĞULCU BİR ANAYASA İHTİYACI

Cumhurbaşkanı Gül konuşmasının sonunda bugünün Türkiye’sinin sivil, demokratik ve çoğulcu bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu, bunun zamanlamasına da siyaset kurumunun karar vereceğini belirterek, Cumhurbaşkanı olarak bu ihtiyacı tekrar hatırlattığını, yapılacak yeni anayasanın, toplumun bütününün beklentilerine yer verecek bir katılım ve ortak anlayışla çıkarılması gerektiğini söyledi.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.