Halkalı Zeynebiye Camii'nde, Ramazan'ın ilk cumasında binlerce kişiye seslenen Turan, hutbesini Ramazan'a ayırarak, bu mübarek ayın önemi ve faziletlerini Kur'an'dan ayet ve Ehlibeyt'ten hadislerle açıkladı.
Hutbesinin sonunda, bu kutlu ayın üçüncü gününde olduklarını bildiren Turan, sayılı günler çabuk geçmeden müminlere bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmelerini tavsiye etti.
Zeynebiye.com adına cuma namazının ardından sık sorulan soruları Zeynebiye Camii İmamı Ş. Hamit Turan'a yönelttik:
Her yıl Ramazan ayının başında ve sonunda oruç tutacak mıyız, tutmayacak mıyız karmaşasını yaşıyoruz. Ramazan'a başlamada ya da bayram yapmada müçtehidin fetvasını mı beklemeliyiz?
Bildiğiniz üzere oruç Kur'an'da açıkça belirlenmiş ibadetlerdendir. Zamanı ise Ramazan ayı olarak bildirilmiştir. İslam'da aylar, kamerî aya, yani Dünya'mızın uydusu olan Ay'ın hareketlerine göre belirlenmiştir. Mesela Hac ve oruç, Kamerî aylara göre yapılmaktadır. Kamerî ayların dokuzuncusu olan Ramazan ayı da Şaban'ın bitmesiyle başlar. Kamerî aylar da bazen 29 ile, bazen 30 ile biter.
Hilali tespit etmeye gelince, hilalin tespit edilme yolları, yani ayın başlamasının hükümleri taklit merciilerince risalelerde belirtilmiştir. O yollardan herhangi birini izleyen mükellef ayın başı ya da sonu olduğu kanaatine varırsa ona amel etmesi gerekir. Hilalin tespiti taklidî bir konu değildir; teşhisle ilgili bir konudur. Dolayısıyla teşhis etmek her mükellefin kendisine aittir. Hilalin herhangi bir yolla görülebilir derecede olduğuna yakin ya da güven hasıl olduğunda, eğer hilalin görüldüğü yer ile mükellefin bulunduğu yer arasında gecenin bir kısmı dahi paylaşılıyorsa, mükellefin buna amel etmesi gerekir. Ramazan hilali görmüşse oruç tutmalı, Şevval hilali görmüşse bayram etmelidir.
İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde Ramazan farklı tarihlerde başladı. Önümüzdeki Ramazan Bayramı'nda da farklı tarihler olacağı endişesi var. Bu farklılıkların sebebi nedir?
Taklit merciilerinin bir kısmı ufuk farkına göre hilal tespiti yapılmasını söylerken bazıları ise ufuk farkı gözetmeksizin sadece gece paylaşımını yeterli bulur. Birinci görüşe göre, iki şehrin ufuğunun aynı olabilmesi için kısa zaman farkı olmakla birlikte her ikisinde ayın görülme süresinin paylaşılması esas alınır. Mesela İstanbul'da hilalin ilk görülmeye başladığı sırada Ankara'da da hilalin batmaya yakın olduğu düşünülebilir. Bu durumda Ankara'nın İstanbul ile günü aynıdır. Ama İstanbul'da hilal görünmeye başladığında, bir saat önce Iğdır'da güneş batmışsa, bu durumda İstanbul'da görülen hilal Iğdır için geçerli olmaz. Ancak doğuda görülen hilal batı için geçerlidir. Çünkü batıya gittikçe görülme süresi ve açısı artar.
İkinci görüşe göre ise ufukların bir olması için hilalin görüldüğü zaman hilali paylaşmak gerekmez. Hilalin görüldüğü geceyi paylaşmak yeterlidir. Yani iki şehir, dünyanın neresinde olursa olsun, geceyi paylaşırsa bunların ufukları birdir. Birinde görülen hilal, diğeri için de geçerlidir.
Bu farklılıkların sebebi budur. Örneğin Avrupa'da görülen hilal, ilk görüşe göre Türkiye için geçerli sayılmıyor, fakat ikinci görüşe göre geçerlidir. Bu sene de dünyadaki değişik rasaşanelerin verdiği bilgilere, birbirini doğrulayan bilgilere göre hilal, 10 Ağustos akşamı, Güney Afrika ve Güney Amerika'da görülebilir dereceye ulaşmıştır. Güney Amerika'da çıplak gözle görülebilir dereceye ulaşmıştır. Bu bilgiler bize yakin veya güven hasıl ederse, bunlara amel etmemiz gerekir. Buna göre 11 Ağustos Çarşamba gününün Ramazan'ın ilk günü olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
İftar vaktinde Ehli Sünnet ile aramızda birkaç dakikalık fark var. Bu farkın sebebi nedir?
Öncelikle, iftar vakti niye farklı demek yerine, akşam namazı vakti niye farklı demeliyiz. Çünkü bu farklılık Ramazan ayı dışında da akşam namazlarında aynıdır. Bu durum, iki fıkhın "akşam" anlayışı farkından kaynaklanır. Şia müçtehitler, genelde, akşam namazının vaktini şöyle tarif eder. Güneş yuvarlağının düz ufukta batıp kaybolmasından sonra doğuda beliren kızıllığın, insanın başının üzerinden batıya geçmesinden sonraki zaman, akşam namazı vaktidir. Ehli Sünnet'in görüşünde ise, güneş yuvarlağının ufuktan batmış olması yeterli kabul edilir; doğudaki kızıllığın çekilmesi şart görülmez.
Durumun böyle olması da iki ezan arasında birkaç dakikalık fark doğmasına neden oluyor.
Önceki yıllarda on dakikanın üzerinde olan bu fark son yıllarda 6 dk.'ya indi. Bunun sebebi nedir?
Akşam ezanın farklı zamanda okunması Diyanet İşleri Başkanlığı'na sorular sorulmasına neden olmuş. Ezanları birbirine yaklaştırmak için Diyanet İşleri Başkanlığı da camilere, beş dakikalık temkin vakti uygulaması tavsiye etmiş. Biz de İstanbul'da önceden yaptığımız gözlemleri yeniledik. Son gözlemlerimize göre ezanlar arasında altı dakikalık bir fark mevcuttur. Camilerimizin olmadığı bölgelerde Caferi vatandaşlarımızin Ehli Sünnet'in okuduğu ezandan altı dakika sonra iftar etmelerini ya da namaz kılmalarını tavsiye ederiz.
Bu kadar uzun yaz günlerinde tuttuğumuz orucu birkaç dakikaya kurban etmeyelim. Kur'an'ı Kerim'de orucu geceye tamamlayınız, tabiri kullanılmıştır. Gece denilmesi için de kızıllığı kaybolup karanlığın hissedilmesi daha uygundur.
Hutbesinin sonunda, bu kutlu ayın üçüncü gününde olduklarını bildiren Turan, sayılı günler çabuk geçmeden müminlere bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmelerini tavsiye etti.
Zeynebiye.com adına cuma namazının ardından sık sorulan soruları Zeynebiye Camii İmamı Ş. Hamit Turan'a yönelttik:
Her yıl Ramazan ayının başında ve sonunda oruç tutacak mıyız, tutmayacak mıyız karmaşasını yaşıyoruz. Ramazan'a başlamada ya da bayram yapmada müçtehidin fetvasını mı beklemeliyiz?
Bildiğiniz üzere oruç Kur'an'da açıkça belirlenmiş ibadetlerdendir. Zamanı ise Ramazan ayı olarak bildirilmiştir. İslam'da aylar, kamerî aya, yani Dünya'mızın uydusu olan Ay'ın hareketlerine göre belirlenmiştir. Mesela Hac ve oruç, Kamerî aylara göre yapılmaktadır. Kamerî ayların dokuzuncusu olan Ramazan ayı da Şaban'ın bitmesiyle başlar. Kamerî aylar da bazen 29 ile, bazen 30 ile biter.
Hilali tespit etmeye gelince, hilalin tespit edilme yolları, yani ayın başlamasının hükümleri taklit merciilerince risalelerde belirtilmiştir. O yollardan herhangi birini izleyen mükellef ayın başı ya da sonu olduğu kanaatine varırsa ona amel etmesi gerekir. Hilalin tespiti taklidî bir konu değildir; teşhisle ilgili bir konudur. Dolayısıyla teşhis etmek her mükellefin kendisine aittir. Hilalin herhangi bir yolla görülebilir derecede olduğuna yakin ya da güven hasıl olduğunda, eğer hilalin görüldüğü yer ile mükellefin bulunduğu yer arasında gecenin bir kısmı dahi paylaşılıyorsa, mükellefin buna amel etmesi gerekir. Ramazan hilali görmüşse oruç tutmalı, Şevval hilali görmüşse bayram etmelidir.
İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde Ramazan farklı tarihlerde başladı. Önümüzdeki Ramazan Bayramı'nda da farklı tarihler olacağı endişesi var. Bu farklılıkların sebebi nedir?
Taklit merciilerinin bir kısmı ufuk farkına göre hilal tespiti yapılmasını söylerken bazıları ise ufuk farkı gözetmeksizin sadece gece paylaşımını yeterli bulur. Birinci görüşe göre, iki şehrin ufuğunun aynı olabilmesi için kısa zaman farkı olmakla birlikte her ikisinde ayın görülme süresinin paylaşılması esas alınır. Mesela İstanbul'da hilalin ilk görülmeye başladığı sırada Ankara'da da hilalin batmaya yakın olduğu düşünülebilir. Bu durumda Ankara'nın İstanbul ile günü aynıdır. Ama İstanbul'da hilal görünmeye başladığında, bir saat önce Iğdır'da güneş batmışsa, bu durumda İstanbul'da görülen hilal Iğdır için geçerli olmaz. Ancak doğuda görülen hilal batı için geçerlidir. Çünkü batıya gittikçe görülme süresi ve açısı artar.
İkinci görüşe göre ise ufukların bir olması için hilalin görüldüğü zaman hilali paylaşmak gerekmez. Hilalin görüldüğü geceyi paylaşmak yeterlidir. Yani iki şehir, dünyanın neresinde olursa olsun, geceyi paylaşırsa bunların ufukları birdir. Birinde görülen hilal, diğeri için de geçerlidir.
Bu farklılıkların sebebi budur. Örneğin Avrupa'da görülen hilal, ilk görüşe göre Türkiye için geçerli sayılmıyor, fakat ikinci görüşe göre geçerlidir. Bu sene de dünyadaki değişik rasaşanelerin verdiği bilgilere, birbirini doğrulayan bilgilere göre hilal, 10 Ağustos akşamı, Güney Afrika ve Güney Amerika'da görülebilir dereceye ulaşmıştır. Güney Amerika'da çıplak gözle görülebilir dereceye ulaşmıştır. Bu bilgiler bize yakin veya güven hasıl ederse, bunlara amel etmemiz gerekir. Buna göre 11 Ağustos Çarşamba gününün Ramazan'ın ilk günü olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
İftar vaktinde Ehli Sünnet ile aramızda birkaç dakikalık fark var. Bu farkın sebebi nedir?
Öncelikle, iftar vakti niye farklı demek yerine, akşam namazı vakti niye farklı demeliyiz. Çünkü bu farklılık Ramazan ayı dışında da akşam namazlarında aynıdır. Bu durum, iki fıkhın "akşam" anlayışı farkından kaynaklanır. Şia müçtehitler, genelde, akşam namazının vaktini şöyle tarif eder. Güneş yuvarlağının düz ufukta batıp kaybolmasından sonra doğuda beliren kızıllığın, insanın başının üzerinden batıya geçmesinden sonraki zaman, akşam namazı vaktidir. Ehli Sünnet'in görüşünde ise, güneş yuvarlağının ufuktan batmış olması yeterli kabul edilir; doğudaki kızıllığın çekilmesi şart görülmez.
Durumun böyle olması da iki ezan arasında birkaç dakikalık fark doğmasına neden oluyor.
Önceki yıllarda on dakikanın üzerinde olan bu fark son yıllarda 6 dk.'ya indi. Bunun sebebi nedir?
Akşam ezanın farklı zamanda okunması Diyanet İşleri Başkanlığı'na sorular sorulmasına neden olmuş. Ezanları birbirine yaklaştırmak için Diyanet İşleri Başkanlığı da camilere, beş dakikalık temkin vakti uygulaması tavsiye etmiş. Biz de İstanbul'da önceden yaptığımız gözlemleri yeniledik. Son gözlemlerimize göre ezanlar arasında altı dakikalık bir fark mevcuttur. Camilerimizin olmadığı bölgelerde Caferi vatandaşlarımızin Ehli Sünnet'in okuduğu ezandan altı dakika sonra iftar etmelerini ya da namaz kılmalarını tavsiye ederiz.
Bu kadar uzun yaz günlerinde tuttuğumuz orucu birkaç dakikaya kurban etmeyelim. Kur'an'ı Kerim'de orucu geceye tamamlayınız, tabiri kullanılmıştır. Gece denilmesi için de kızıllığı kaybolup karanlığın hissedilmesi daha uygundur.