Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Gazze'ye yardım götüren gönüllülerin Türkiye'ye dönüşüne ilişkin, ''Diplomasi başarıyla sonuçlanmıştır şu an için, ama İsrail'in yaptığı bu cinayetlerin karşılığı mutlaka hukuk içerisinde sorulacaktır'' dedi.
Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde, Gazze'ye yardım götüren gemide bulunan gönüllülerin dönüşünü bekleyen Arınç, burada gazetecilere açıklama yaptı.
Bülent Arınç, İsrail'den ŞY'ye ait 3 uçakla 466 yolcu ve 9 cenazenin Türkiye'ye getirilmekte olduğunu bildirdi.
Arınç, ''Diplomasi başarıyla sonuçlanmıştır şu an için ama İsrail'in yaptığı bu cinayetlerin karşılığı mutlaka hukuk içerisinde sorulacaktır'' diye konuştu.
Bülent Arınç, Cenevre'de bulunan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin de bugün bu olayı ciddi biçimde soruşturmaya, suçluların cezalandırılmasına ve bunun için bir oluşum meydana getirilmesine karar verdiğini anlattı.
Bir gazetecinin, gönüllülerin Adli Tıp Kurumu'na götürülüp götürülmeyeceğine ilişkin sorusu üzerine de Arınç, şunları kaydetti:
''Valimizle bu hususta gerekli çalışmayı başlattık. Adli Tıp'ta gruplar halinde gelen yolcularımızı bekleyen sağlık ekipleri bulunmaktadır. Kendileriyle mülakat da yapılacaktır, bazı testler de yapılacaktır. Hem bizim açımızdan ihtiyaç duyulmuştur hem uluslararası hukuk içinde haklarımızın aranması ve bu haklar aranırken de bazı delillere ihtiyaç duyulması sebebiyle bu yola gidilmektedir. Belki de İsrail'de kendilerine ilaç vbb şeyler verilmiş olabileceği, bunların tahliller sonucunda belirleneceği şeklindedir. Herhalde böyle olaylara da bu tip Adli Tıp incelemesinin faydası vardır diye düşünülmüştür.''
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısına ilişkin, ''Ceza hukuku bakımından, uluslararası hukuk bakımından hem bu olayın takip edilmesi hem de mağdurların haklarını alabilmesi için Adalet Bakanlığımız tarafından da gerekli girişimler başlatılmıştır'' dedi.
Arınç, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze'ye insani yardım götüren gemilere İsrail Hava Kuvvetleri'ne bağlı askeri birliklerin sabaha karşı saat 04.00'te inerek, bazı gönüllülerin ölümüne ve pek çoğunun da yaralanmasına yol açan, tamamen haksız ve hukuka aykırı, uluslararası hukuku da hiçe sayan bir katliam yaptıklarını söyledi.
Bülent Arınç, bu davranışın bir korsanlık olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Bunun hiçbir uluslararası hukukta ismini bulamazsınız. Bu olay karşısında hepimiz fevkalade üzgünüz. Bizim İHH olarak bildiğimiz insani yardım örgütü, yıllardan beri bütün mazlum insanların yanında oldu. Gazze ve Filistin'e yardım götürdü. Bu kez de 'Rotamız Filistin, yükümüz insani yardım' sloganıyla pek çok ülkeden aktivistle, çocuk maması, ilaç ve inşaat malzemelerinden müteşekkil yardım yüküyle yola çıkmışlardı. Biz onları uğurladık. Hepimiz onların sağ salim yerlerine ulaşmasını, tekrar ülkemize dönmesini bekledik. Böyle müessif bir olay karşısında hükümetimiz, parlamentomuz gereken duyarlılığı gösterdi.''
Diplomasi alanında yapılması gereken her şeyin yapıldığını, başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere tüm uluslararası kuruluşları harekete geçirdiklerini vurgulayan Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İsrail'in yaptığı saldırının ne anlama geldiğini tüm dünyaya duyurmaya çalıştığını kaydetti.
Arınç, olayı takiben gemilerin Aşdod limanına çekildiğini, yüklerin indirilip, yaralıların tahliye edildiğini ve gemilerdeki sivil insanların enterne edildiğini belirtti.
-''HÜKÜMET BÜTÜN AĞIRLIĞINI ORTAYA KOYDU''-
Hükümet olarak, yaralıları almak ve onları tedavi etmek, hayatını kaybedenlere sahip çıkmak ve tüm gönüllülerin de en kısa zamanda Türkiye'ye dönmelerinin temin edilmesi için bir gün boyunca bu çalışmalara devam ettiklerini ifade eden Arınç, gerek Başbakan Erdoğan'ın gerekse Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun ve kriz merkezinin gayretiyle hükümetin bütün ağırlığını ortaya koyduğunu vurguladı.
''Türkiye uluslararası camiayı arkasına aldı ve İsrail hükümetini bu talepleri yerine getirmek zorunda bıraktı'' diyen Arınç, yaralıların üç ambulans uçağıyla Türkiye'ye döndüğünü ve hastanede tedavi altına alındığını hatırlattı.
Bülent Arınç, diğer gönüllülerin gelişinin geciktiğini de dikkati çekerek, gönüllülerin saatlerce uçak içinde kaldıkları, defalarca kontrolden geçirildikleri haberini aldıklarını anlattı.
Parlamento ve hükümeti temsilen 4 milletvekilinin dün İsrail'e gittiğini ve oradaki gönüllülere yardımcı olduklarını belirten Arınç, bütün bu çalışmalar ve çabalar sonucunda uçakların havalandığını bildirdi.
Uçakların 466 yolcu ve 9 cenazeyi İstanbul'a getirdiğini dile getiren Arınç, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi.
-''GÖNÜLLÜ KARDEŞLERİMİZİ SEVGİYLE BAĞRIMIZA BASIYORUZ''-
Arınç, ''Belki tarihin en önemli insanlık hareketini başarıyla sonuçlandıran ve bu şerefi ömür boyu hem kendileri taşıyacak hem de Türk milletinin şerefli birer fertleri olarak milletimize bu büyük insanlık hareketini kazandırmış olan gönüllü kardeşlerimizi de sevgiyle bağrımıza basıyoruz ve onları tebrik ediyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın talimatları, selam ve sevgileriyle gönüllüleri karşılamak üzere görevlendirildiğini belirten Arınç, beraberinde AK Partili 7 milletvekilinin de bulunduğunu söyledi.
Kendisi ile Zafer Üskül ve Nusret Bayraktar'ın da aralarında bulunduğu 7 milletvekilinin, tüm milletvekillerini temsilen geldiklerini ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İster ültimatom, ister ikaz, ister uyarı deyiniz, bütün bunlar sonucunda hiçbir yolcumuz aşağıda kalmadan, İHH'nin yöneticileri de dahil olmak üzere uçağa bindiler. Uçağın kapıları kapandı, burnu çevrildi ama tekrar sayım yapılma gereği duyuldu. Listelerin karşılaştırılması gerekiyordu. Buna bizim açımızdan da ihtiyaç vardı. Çünkü üzerlerinde başka pasaport taşıyanlar olabilir, o anda uçakta görünmeyebilir veya başka bir şekilde, başka bir yerlere götürülmüş kişiler olabilir düşüncesiyle yetkililer tekrar tekrar uçaktaki yolcuları kontrol etmek ihtiyacı duydular. Tekrar tekrar listelerin gözden geçirilmesi, yolcu kontrollerinin yapılması da birer kayıp olmamasını temin etmek içindir.''
Arınç, bu önemli hareketin organizasyonunu yapan, TBMM'den de geçen yıl başarılı çalışmaları sebebiyle Üstün Hizmet Ödülü almış olan insani yardım örgütüne ve örgütün bu çalışmasına destek veren başta Mazlumder olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarına da teşekkür ve tebriklerini sunmak istediğini vurguladı.
İstanbul'un yeni Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Emniyet Müdürü ve tüm bürokratların da bu çalışmalara çok büyük katkı sağladıklarına işaret eden Arınç, İstanbul halkına da teşekkür etti.
-''DİPLOMASİ BAŞARIYLA SONUÇLANMIŞTIR''-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Diplomasi başarıyla sonuçlanmıştır şu an için, ama İsrail'in yaptığı bu cinayetlerin karşılığı mutlaka hukuk içerisinde sorulacaktır. Bildiğiniz gibi Cenevre'de bulunan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi de bu olayı ciddi biçimde soruşturmaya, suçluların cezalandırılmasına ve bunun için bir oluşum meydana getirilmesine karar vermiştir. Güvenlik Konseyi, Türkiye'nin talebi üzerine acil toplantı yapmış ve sayın Dışişleri Bakanımızın konuşmaları herkes tarafından izlenmiştir ve tarihinde ilk kez oy birliğiyle bir kınama kararı alınmıştır. Bu kınama kararını takiben yine İsrail hakkında bir yaptırım kararı alınması için de çalışmalar devam etmektedir.''
İslam Konferansı Örgütü'nün önümüzdeki günlerde olağanüstü toplantıya çağrıldığını belirten Arınç, Avrupa Birliği'nden, NATO Konseyinden gelen, temaslar sonucu elde edilen pek çok bildiri ve açıklamada da İsrail'in bu barbarlığının alenen kınandığını bildirdi.
Bülent Arınç, ''Ceza hukuku bakımından, uluslararası hukuk bakımından hem bu olayın takip edilmesi hem de mağdurların haklarını alabilmesi için Adalet Bakanlığımız tarafından da gerekli girişimler başlatılmıştır'' dedi.
2-3 yaralının, uçağa binmelerine müsaade edilemeyecek tedavi uygulandığı için orada kaldıklarını, ancak diğer yaralıların tamamının Türkiye'ye geldiğini kaydeden Arınç, birisi en büyük uçağı olmak üzere 3 uçağını tahsis eden ŞY'nin Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu'ya, Genel Müdürü Temel Kotil'e ve çalışanlarına da teşekkür etti.
Arınç, çalışanların fedakarca 48 saat orada bekleyerek, yolcuları salimen alıp Türkiye'ye getirdiklerini anlattı.
-İSRAİL'E SÜRE-
Bir gazetecinin ''Uçağın kalkması biraz zaman aldı. Türkiye'nin bu süreci hızlandırmak için İsrail'e gece yarısına kadar süre verdiği doğru mu?'' sorusuna Arınç, ''Doğru'' yanıtını verdi.
Bülent Arınç, şöyle devam etti:
''Uçaklarımız, uçuş izni aldıktan sonra Tel Aviv'e gittiler. Oradaki yolcuların tamamını almak üzere hazır beklediler. Dışişleri Bakanlığımız tarafından BM Güvenlik Konseyinin toplandığı saatlerde yaralıların, ölülerin ve gönüllülerin tamamının Türkiye'ye intikali açısından, yabancı ülkelerden katılanlar kendi ülkelerine dönebilirlerdi ama tümünün Türkiye üzerinden dönmesi açısından İsrail'e 24 saatlik bir mühlet verilmiştir ve bu mühlet dolmadan bu iş gerçekleşmiştir. Bu da Türkiye'nin gücünü ve diplomasideki başarısını ortaya koyan bir sebeptir.''
Arınç, ''Bundan sonra neler yapılacak?'' şeklindeki bir soruyu da ''Başbakanımızın dün grup toplantısında yaptığı konuşmayı sadece Türkiye değil, bütün dünya dinledi. Bugüne kadar ne yaptık, bundan sonrası için ne yapacağız, olaya nasıl bakıyoruz, İsrail'e neleri hatırlatıp ikaz ediyoruz, bu konuşmanın içerisinde var. Bu konuşma üzerine hala ne yapılacaktır diye sorulması doğru değil'' şeklinde yanıtladı.
-''BAZI TESTLER YAPILACAK''-
Bir gazetecinin, gönüllülerin Adli Tıp'a götürülüp götürülmeyeceğine ilişkin sorusu üzerine de Arınç, şöyle konuştu:
''Valimizle bu hususta gerekli çalışmayı başlattık. Adli Tıp'ta gruplar halinde gelen yolcularımızı bekleyen sağlık ekipleri bulunmaktadır. Kendileriyle mülakat da yapılacaktır, bazı testler de yapılacaktır. Hem bizim açımızdan ihtiyaç duyulmuştur hem uluslararası hukuk içinde haklarımızın aranması ve bu haklar aranırken de bazı delillere ihtiyaç duyulması sebebiyle bu yola gidilmektedir. Belki de İsrail'de kendilerine ilaç v.b şeyler verilmiş olabileceği, bunların tahliller sonucunda belirleneceği şeklindedir. Herhalde böyle olaylara da bu tip Adli Tıp incelemesinin faydası vardır diye düşünülmüştür.''