Halkalı Zeynebiye Camii'nde 29 0cak Cuma günü Zeynebiyelilere hitap eden Özgündüz, insanların geride bıraktıkları işlerin ölümlerinden sonra da amel defterlerine işlendiğini belirterek, iyi bir iş bırakanlara sevap yazılırken, kötülük bırakanların o kötülükler işlendiği sürece o günahların vebali altında ezileceğini belirtti.
Hutbesinde İmam Ali (as) döneminde Malik Eşter'in şehadetinden sonra Mısır'daki kargaşayı yatıştırmak için uğraşırken Muaviye ve Amr'ın entrikaları sonucu şehit edilen Muhammed bin Ebibekr'i anlatan Özgündüz şunları söyledi:
"Muhammed bin Ebibekr, şöyle diyordu: 'Biz, salahiyeti olanı seçtik. Al-i Muhammed, siz benim maşher gününde sığınacağımsınız, kurtuluşum sizsiniz. Zehra oğulları! Eğer size olan vilayetim sağlamsa, artık kimin ne dediği umrumda değil. Sizin aşkınız kalbimde sağlam durduğu sürece hiçbir şeye aldırış etmem.'
Babasında Gadir Hum'u hatırlatarak: 'Peygamberimizin söylediklerini unuttunuz mu babacığım?' diye soruyordu.
Mısır'da feci bir şekilde katledildi, başı şehir şehir dolaştırılarak Şam'a götürüldü. Şehir şehir dolaştırılan ilk baş onun başı oldu. Yezit, bunu babasından öğrenmişti, o da babasının sünnetine uydu.
Şam çok sevinmişti onun şehadetine. İmam Ali buyuruyor: 'Biz onların sevindiğinden kat kat fazla üzüldük. O, benim evlatlarımdan biriydi.'
İşte, karakterli, düzgün insan olduğun zaman Ali'nin hoşuna gider. İman ettin mi, gereğini de yapıyorsan, erdem sahibiysen Peygamber'in Allah'ın hoşuna gider.
Kendinden sonraya yararlı eserler bıraktığın zaman sevap akışı bitmez. Ölümünden sonra da defterin dürülmez. Bunun içindir ki, el ele, gayretle bu işleri yapacağız:
1. Bizden sonra bayrağı teslim edeceğimiz gayretli, imanlı, vicdanlı, karakterli, onurlu nesiller bırakmalıyız. Bunu el birliğiyle, tabiri caizse mahalle baskısıyla oluşturmalıyız. Bunu bir kişi başaramaz; camia olarak yapacağız bunu.
2. Kendimizden sonraya düzgün örf, adet ve ananeler bırakacağız. Allah'ın razı olduğu şeyler bırakacağız. Kötü töre, adet, gelenek ne varsa sileceğiz. Aksi takdirde o kötü ameller yaşadıkça, senin de günahın ağırlaşır.
3. Toplum yararına, kamu yararına hayır verecek kurumlar bırakacağız. Okul, hastane, yol vs.. Bunlar varsa, devlet yapıyorsa, biz de bu hizmetlere ulaşamayanlara ulaştıralım; devletimize hatırlatalım. Gücümüzün, sesimizin yettiği ölçüde güzel işlere ön ayak olalım, fesaşanelere değil.
O külliyemizi (Zeynebiye Camii ve Kültür Merkezi) bütün güzellikleri yaşamaya yaşatmaya, ilim irfan yaymaya, fakir fukaranın elinden tutmaya, zayıf bölgeleri desteklemeye, 24 saat Allah'ın razı olduğu şeylere vesile olsun diye yapıyoruz. Toplumumuzun ruh ve beden sağlığıyla ilgilenecek bir eser ortaya koymak istiyoruz. Avrupa ve Asya'nın en büyük inanç ve kültür merkezi olacak. Bunu bu toplum başaracak.
Gayretle, himmetle herkes elini taşın altına koyacak. Her ev ayda 100 TL verirse inşaatımız hızlı bir şekilde tamamlanır. Gerekiyorsa iki yıl beyaz eşyamızı değiştirmeyeceğiz, boğazımızdan keseceğiz. Damlaya damlaya göl olacak; bu eser tamamlanacak. Böyle büyük bir eseri oluşturmuş şekilde Allah'ın huzuruna çıkacağız. Kabrin ilk gecesinde Allah'ın Hüccetini gördüğümüzde, bu eserde bir tutam tuzu, katkısı olmuş şekilde Allah'ın huzuruna gitmek isteriz.
Mahalle mahalle, ev ev kapılara gidilsin. Her ev 100 TL verecek. Günde 3,5 TL... Buna gücümüz yetmiyor mu bizim? Siz yapamazsanız, bacılardan rice edeceğiz, onlar yapsın. Bu toplum için bu yük ağır değildir. Allah bize gayret versin. Bu, hem ahiret için en büyük yatırımdır, hem de dünya için. Toplumumuz sınıf atlayacak, kabuğunu kıracak. Ahiret için ise böyle bir eserden daha büyük bir yatırım olur mu?"