40 katılımcının bulunacağı toplantıda hükümete sunmak için bir yol haritası belirlenecek. Devlet Bakanı Faruk Çelik ve Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan çalıştayı Cem TV Haber Müdürü Musa Özuğurlu’ya değerlendirdi:
Devlet Bakanı Faruk Çelik, 7. Alevi Çalıştayı’nın ilk bölümünde gündem maddelerinin görüşüldüğünü Alevi vatandaşların taleplerinin ilk 6 çalıştayda alındığını belirtti. Çalıştayda çözüme doğru giderken talepte bulunan kesimlerin genel itibariyle taleplerinin çerçevelendirmesiyle ilgili çalışmalar yapıldığını kaydeden Çelik, ‘Bu değerlendirmeler hararetli geçti. Acaba siz kamu olarak devlet olarak bir tanım dayatması mı yapıyorsunuz gibi bir algılama oldu. Böyle bir şeyin olmadığını açıkça söyledik. Bizim asıl derdimiz sorunu çözüme doğru götürürken çözümü neye getireceğimizin spesifik olarak belirlenmesiydi. Yoksa bizim insanların neye nasıl inandığı değil diye konuştu. Bakan Çelik, çalıştayda kimlik ve beyan sorunuyla ilgili başlıkların olduğunu belirtti. Çalıştayda, farklı inanç, kimlik ve yorumlara sahip olan insanların karşılaştıkları sorunlar, kamu ve sosyal kesimlerde algılama yanlışlıkları ve bugüne kadar bunlara sebep olan nedenlerle ilgili bilimsel ve nitelikli değerlendirmeler yapıldığını belirten Çelik, çalıştayda hukuki sorunlara da yer verileceğini söyledi. Bakan Çelik, ‘Sonuçta bir hukuk devletinde yaşıyoruz ve bu sorunların hukuktaki yeri nedir gibi konular değerlendirilecek ve yarınki gündeme geçeceğiz’ diye konuştu.
Cem TV Haber Müdürü Musa Özuğurlu’nun, ‘Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir müsteşarlık haline getirilmesi ve Aleviliğin de içine dahil edilmesi konusu ile ilgili olarak yönelttiği soruya Bakan Çelik, Diyanet'in teşkilat yasasının olmamasının, şu anki sorunlar açısından büyük bir sorun teşkil ettiğini söyledi. Bakan Çelik konuşmasına şöyle devam etti: ‘Bu anlamda eskiden beri bir tasarı vardı. Bununla ilgili biz onu olgunlaştırarak siyasi partilere sunduk. Bu projenin içinde yer alan konulardan bir tanesi başkanlığı müsteşarlık boyutuna taşımak. Ama onun ötesinde islamın farklı yorumlarının incelenmesi, değerlendirilmesi ve ihtiyaç olursa gelecekte bunlarla ilgili bilimlerin oluşturulması gibi bir paragraf var. Diyanet teşkilatı vatandaşların dini ihtiyaçlarının karşılanması için kurulmuş ve cumhuriyetle yaşıt bir teşkilat. Bu anlamda kendi alanı ile ilgili gelişmeleri takip etmesi gerekiyor. Aleviliğin burada yer alıp almaması konusu bizim tek başımıza verebileceğimiz bir karar değil.Bu konuda bizim yönlendirici konumda olmamız bile söz konusu olamaz. Bu konu ancak Alevilerle yapılabilecek bir şey. Şu anda bizim Diyanet teşkilatı bünyesinde düzenlememiz söz konusu değil. Çalıştayların sonucunda çıkacak olan yol haritası neticesinde bir bütün olarak değerlendirilmesi gereken hassas konular bunlar.
Bu çalıştayda çıkacak olan yol haritasının bundan sonraki süreç için nihai bir sonuç olarak görülüp görülemeyeceğine ilişkin soruya Devlet Bakanı Çelik çalıştayların kitap haline dönüşmeye başladığını, yedi ciltlik bu eserin devletin arşivinde yer alacağını yalnız bu yönüyle ele alınsa bile bundan sonra kimsenin Alevilik Bektaşilik konusu nedir bununla ilgili bir çalışma yapalım demesine gerek kalmadığını belirtti.
Bütün unsurları içine alan bir çalışma devlete kazandırıldığını, artık sorunların ve taleplerin belli noktaya çıktığını söyleyen Çelik, atılacak olan adımlar konusunda da hükümetin samimiyetine güvendiğini bildirdi. ‘Çıkacak olan mutlak surette bir yol haritası olacaktır ve bu yol haritası da belli süreçlerde devreye konulacaktır’ diyerek sözlerini sonlandırdı.
Yedinci ve son Alevi Çalıştayı’nın katılımcılarından biri de Cem Vakfı Başkanı Prof.Dr. İzettin Doğan’dı. Doğan, çalıştayın ilk oturumunu Cem TV Haber Müdürü Musa Özuğurlu’ya değerlendirdi.
Prof. Dr. İzzettin Doğan Çalıştayın dünkü (28 Ocak) oturumunda konunun sınırlandırılması ya da sınırlandırılmamasının daha çok tartışma konusunu oluşturduğunu, yani alevilik tanımlanmalı mı tanımlanmamalı mı sorusunun daha çok gündeme geldiğini belirtti. Alevilik dendiğinde farklı yaklaşımlar olduğunu ve tanımlama yapmanın bir alınganlığa yol açar mı sorusunun çok önemli olduğunu söyleyen Doğan, Aleviliğin tanımlanması gerektiğini zaten tanımlanmadığı için herkesin kendine göre bir alevilik tanımı ürettiğini söyledi. Alevilerin dağınık, tarlaya bırakılmış bir su gibi olan durumunun bu tanımsızlıktan kaynaklandığını belirtti. Prof. Dr. İzzettin Doğan ‘Tanımlamaktan kasıt bu konuda herkes kendi düşüncesini söyleyebilecek. Herkes kendini ifade edebilecek ama eğer o masa etrafındaki 50 kişiden 48 i Alevilik sosyolojik, teolojik, bilimsel olarak budur gibi bir şey söylüyorsa o zaman bir karar şeklinde değil de Aleviliğin bu şekilde tanımlanabileceği hususunda mutabakat sağlandı denebilir’ diye konuştu.
Aleviliğin İslam içinde bir anlayış, bir yorum olduğunu ve Aleviliğin İslam dışında düşünülemeyeceğini belirten Doğan, ‘ Arkadaşlarımızdan bazıları Alevilik tanımlanmasın, herkes istediği gibi yorumlasın dedi ama onlar da yanlışlıklarının farkına vardı. Aleviliğin tanımlanmasına en karşı olan bile ‘Alevilik Allah Muhammed Ali üçlüsüdür’ dedi. Yani o da bir tanım’ diye konuştu.
Prof Dr. İzzettin Doğan, buraya yalnızca akademik, bilimsel bir tartışma yapmak için gelmediklerini, aksine bir sonuca varmak hükümete bir takım öneriler sunmaya esas teşkil etmek üzere davet edildiklerinin üzerinde durdu. Bu nedenle bu tartışmaların sonucunda bir şeylerin açığa çıkması ve o konularla ilgili tavsiye kararlarının alınması gerektiğini ve bu tavsiyelerden oluşan demetin buradaki hükümet temsilcisi sayın bakanın yapacağı rötuşlarla hükümete sunulması gerektiğini söyledi. Prof Dr. İzzettin Doğan,‘Yoksa bu tartışmanın akademik bazda aydınlatıcı bir tarafı vardır mutlaka ama biz böyle bir tartışmayı İstanbul’da da yapabilirdik öyle bir şey için bu kadar mesafeyi kat edip gelmeye gerek yoktu. Büyük ihtimalle öğleden sonraki toplantıda da bunu dile getirerek bu toplantının nasıl bir amaçla yapıldığını bakana ve moderatöre soracağım. Ona göre de ben şahsen tavır alacağım’ diye konuştu.
Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, çalıştayın bir sonuca varmasını zorlamaya çalışacağını belirtti. Sadece bir tavsiye niteliğinde dahi bir kararlar demeti alınamayacaksa çalıştayın bir hasbihalden öteye gitmeyen bir toplantıya dönüşeceğini fakat hükümetin de bunu istediğini sanmadığını belirtti.