Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, 26 Aralık Cumartesi günkü Evrensel Aşura Matem Merasimi'ndeki konuşmasının tam metni:
"Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız, Sayın Belediye Başkanlarımız, Sayın Milletvekillerimiz, Caferi Toplumunun Saygıdeğer Lideri, Sevgili Caferi kardeşlerim; hepinizi içten sevgilerle, saygılarla selamlıyorum.
Bugün tarihimizin en acı, acı olmanın da ötesinde en utanç verici günü. Bu büyük facianın 1370 yıl sonra yüreğimizdeki ıstırabını paylaşmak için, o faciayı bir kez daha kendi içimizde yaşamak için, o facianın şehitlerini saygıyla anmak için ve bir daha böyle faciaların insanlık aleminde yaşanmamasını sağlamak için gereken ibret dersini herkesin almasını sağlamak için bir aradayız. Ben de bu muhteşem beraberliğinize saygılarımı ifade etmek ve aynı duyguları paylaşmakta olduğumuzu dosta düşmana bir kez daha göstermek için aranızdayım. Bu acıyı anımsadığımız, yaşadığımız bu günde, hep beraber tarihimizin bu karanlık sayfalarından insanlık için aydınlık sonuçlar çıkarmaya, güzellikler çıkarmaya çalışıyoruz.
Sevgili arkadaşlarım, 1370 yıl önce yaşanmış bir faciayı insanlar bunca süre sonra acaba böylesine coşkuyla, heyecanla yüreğinde hissederek, nasıl oluyor da yaşamaya devam edebiliyorlar! Bugün İstanbul’da, bu muhteşem toplulukta, Halkalı’da bir aradayız. Ama bilmelisiniz ki, bugün İslam dünyasının dört bir köşesinde, her yerde bilinçli bir Müslüman olduğunu düşünen herkes, ama herkes kendi ölçüleri içinde bu acıyı mutlaka yüreğinde yaşıyordur, yaşamak zorundadır. Bu acı hepimizin ortak acısıdır. Ehlibeyt’in maruz kaldığı bu facia sadece İstanbul’da, Halkalı’da bizim hatırladığımız bir facia olmanın ötesinde, dünyanın her yerindeki Ehlibeyt sevgisini yüreğinde yaşatan, gerçekten şuurlu bir İslamiyet anlayışını sahiplenmiş olan herkesin de paylaştığı bir acı olmalıdır ve inanıyorum ki her yerde mezhebi, cemaati ne olursa olsun, dünyanın her yerindeki Müslümanlar şimdi sizin ortaya koyduğunuz bu duyguları saygıyla paylaşıyorlar.
Niçin peki? 1370 yıl sonra insanlık tarihinde yaşanmış bunca facianın içinde, bu facia niçin hala gönüllerde, zihinlerde yaşamaya devam ediyor? Ne var bunun arkasında? Değerli arkadaşlarım, bunun arkasında hiç şüphe yok ki yaşanan facianın gerçekten başka facialara benzetilemez olmasıdır. İnsanlığın, vicdanın, aklın, sağduyunun hiç bir biçimde kabul edemeyeceği, izahı imkânsız bir facia olması bakımından önem taşıyor. Yaşanan facia Ehlibeyt’in yaşadığı faciadır. Faciayı yaşatan Ehlibeyt’in İslamiyeti adına hareket ettiğini söyleyenlerin yaşattığı bir faciadır. Kabul edilemez olan, trajik olan, insan vicdanını isyana götüren olay, ahde vefanın inkarı diye değerlendirilen temel olay işte budur. Kim kime facia yaşatmış, kim adına yaşatmış? İslamiyetin bayrağını taşıdığını söyleyenler, İslamiyetin özünü ortaya koymuş olan Hz. Peygamberin, Ehlibeyt’in değerlerini inkâr eden, onları ortadan kaldırmaya yönelen bir anlayışla bu faciayı yaşatmış olmasıdır. Elbette bu sıradan bir olay değildir. Elbette unutulabilir bir olay değildir. Ama bu faciayı hala diri tutan sadece 1370 yıl önce tarihin belli bir noktasında yaşanmış olmanın ötesinde, bu faciada söz konusu olan değerlerin, acıların yanlışlıkların, zulmün, insan yaşamında bu tarih boyunca ve hatta günümüzde devam ediyor olması, bu gerçekte bu acı olayın unutulmasını engellemiştir. Yani bir anlamda bu facia, ne yazık ki noktalanmış, bitmiş insanlığın hafızasından, vicdanından, yüreğinden kopup gitmesine fırsat verilmiş bir facia olmanın ötesinde bir anlam taşıyor.
Ne yazık ki Ehlibeyt’in maruz kaldığı facianın o kadar dramatik olmasa da başka türlerini hala bu süreç içerisinde zaman-zaman, yer-yer yaşamak durumunda kalıyoruz. Facialar devam ediyor, zulüm devam ediyor, haksızlık devam ediyor, insafsızlık devam ediyor, acı devam ediyor. Ve insanlık buna tepki gösterme ihtiyacını hissediyor, onun için siz burada on binlerce insan bir araya geliyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, ne yazık ki Muaviyeler bitmedi, ne yazık ki Yezitler bitmedi. Muaviyeler şu türlü ya da bu türlü devam ederse, Yezitler şu türlü ya da bu türlü devam ederse, acı devam ederse, zulüm devam ederse, haksızlık devam ederse, şehadet devam ederse bu olayları unutmak mümkün olur mu? Onun için unutmuyorsunuz, onun için unutamıyorsunuz, onun için unutturmuyorlar. Değerli arkadaşlarım, ne vardı Kerbela faciasının arkasında?
Kerbela faciasının insanlığa kanıtladığı bir olay, sevginin kudretidir, sevginin gücüdür. Ehlibeyt’e yapılanlar karşısında bunca asır sonra eğer insanlar hala ona sahip çıkıyorlarsa, bu bir sevgi ile ancak mümkündür. Onun arkasında aşk var, sevgi var. O aşk, o sevgi işte bütün bunları izah edeceğimiz temel duygudur. Ehlibeyt sevgisi, Ehlibeyt’in temsil ettiği ahlakın, anlayışın, inancın imanın sevgisi… O sevgi 1370 yıl bu işi yaşatmıştır. Kerbela’nın ortaya koyduğu ikinci olay, sevginin ötesinde, haksızlığa direnme gücüdür. Haksızlığa teslim olmama inancıdır, haksızlığa boyun eğmeme, direnmenin, boyun eğmemenin bedelini ödemeyi içine sindirme anlayışıdır. Bu insanlık tarihinin daima önem taşıyan nitelikleri olarak bugün de gelecekte de önem taşıyor. Sizi ayakta tutan, işte bence her şeyden önce budur.
Değerli arkadaşlarım, siz bu töreni, bu acıyı tekrar herkese hatırlatan bu buluşmanızla bence hepimize çok büyük bir ibret dersi veriyorsunuz. Siz bu acıdan; düşmanlık çıkarmamayı, husumet çıkarmamayı, bir düşmanlık, husumet çıkarılması mutlaka gerekiyor ise, onu insanlara ve toplumlara yönelik olarak değil, zihniyetlere yönelik olarak çıkarmayı başarmış olan insanlarsınız. Yanlış diye kimseyi suçlamıyorsunuz, yanlış diye hiçbir toplumu suçlamıyorsunuz. Kendi yaşadığınız zulümlerin bir daha yaşanmaması için gerekeni yapmakla yetiniyorsunuz. Bu anlayışınızla da herkese en büyük birlik, beraberlik, kardeşlik dersi veriyorsunuz. Bu kadar çok acıyı yaşamış olan insanların, bu kadar çok zulme maruz kalmış olan insanların bugün herkesi Ehlibeyt sevgisinde ayırmadan, dışlamadan, karşı çıkmadan bir ortak sevgi temelinde kucaklamaya yönelmiş olması gerçekten örnek alınması gereken muhteşem, asil soylu bir davranıştır. Bunu büyük bir sevinçle uzun bir süreden beri izliyorum ve sizleri yürekten kutluyorum.
Sevgili kardeşlerim, bu yaşanmış olan acı olaydan hepimiz gereken sonuçları çıkarırız. Birbirimizin önemini, değerini çok iyi anlarız ve inşallah bu toprakların üzerinde hiçbir ayrım yapmadan, kimseyi inancından, mezhebinden, dininden, anlayışından, ırkının kökünden, etnik kimliğinden dolayı, cinsiyetinden dolayı ayırmadan, bölmeden, parçalamadan birlik ve bütünlük içinde herkesin kendi kimliğini yaşamasına derin bir saygı ve sevgi gösterirken, her birimizin de birbirimize karşı degil, bir arada olmamızın bizim için önem taşıdığını bilerek bu topraklarda kardeşçe yaşamaya devam ederiz. Bizi ayırmak, bölmek isteyen tuzaklara, tertiplere inanıyorum düşmeyeceğiz.
Türkiyemizi hep beraber sahipleneceğiz. Herkes kendi inancıyla ama temel bir birlik ve bütünlük içinde bu topraklarda barış ve kardeşlik içinde yaşamayı başaracaktır. Bu beraberliğimizin temelinde de sizlerin harcınızın en büyük rolü oynadığını ben yürekten biliyorum. Bu anlayışla hepinize içten saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Bu acı gününüzü ben de aynı duygularla, sizlerle birlikte paylaşıyorum. Hepinize teşekkür ediyorum."