Varlık alemi yaratılışın ilk anlarından itibaren harikulade bir düzen ve eşitlik ve adalet üzerine kurulmuştur. Varlık âleminde tüm yıldızlar ve galaksileri ile birlikte, içinde hiç bir düzensizlik yoktur. Genelde zulüm ve adaletsizlik, yaratılış düzenine aykırıdır. Bu yüzden zulüm fanidir ve elbette bir gün dünyadan kökü tamamen sökülüp atılacaktır.
Bu durum, din ve akıl tarafından da onaylanmaktadır. Bu konuda son resul Hz. Muhammed (sav) gelecekte dünyada adalet ve eşitliği sağlayacak ve zulmü sonlandıracak bir şahsiyetin zuhurundan söz ederken şöyle buyurmaktadır:
Hatta eğer dünyanın ömründen bir gün geride kalmış olsa bile yüce Allah o günü öylesine uzatacaktır ki benim hanedanımdan birini gönderecek ve onun eliyle dünyayı, zulüm ile dolduktan sonra adaletle dolduracaktır.
Bugün beşeriyetin kurtarıcısı Hz. Mehdi’nin (sa) doğum günü. Hz. Mehdi (sa) zamanın karanlık bulutlarının ardından adeta parlayan bir güneş gibi doğacaktır. Beşeriyetin son kurtarıcısını rivayetlerde Hz. Musa’ya benzetmişlerdir. Firavun yandaşları Hz. Musa’nın doğumunu engellemek için gebe kadınlara saldırdı ve erkek bebekleri katlettiler. Abbasi halifeleri de İslam Peygamberi’nin (sav) hanedanından birinin zuhur edeceğini ve onların hükümetini devireceğini duymuştu. Bu yüzden Abbasiler zalim iktidarlarını korumak için Hz. Mehdi’nin (sa) veladetini engellemeye çalıştılar. Lakin yüce Allah’ın iradesi ile Samerra kentinin güvensiz ortamına karşın o hazret Abbasi hükümetinin adamlarının gözlerinden uzak bir şekilde dünyaya geldi. O gün hicri Kameri 255 yılının şaban ayının 15′iydi. Bu bebeğin doğması ile birlikte imam Hasan Asgeri’nin (sa) evi sevinç ve nurla doldu. Bebek doğar doğmaz yüce Allah’ın vahdaniyyeti ve İslam Peygamberi’nin (sav) risaletine şahadet getirdi ve babasına götürüldüğünde Kuran-ı Kerim’ın şu ayetini tilavet etti:
Biz yeryüzündeki mustaz’aflara minnet koyduk ve onları yeryüzünde önder ve mirasçılar karar kıldık.
Yeni doğan bebeği İslam peygamberinin adı ile adlandırdılar ki siması ve siyeri ile son ilahi resulünü çağrıştırsın ve onun gibi dünyayı iyilik ve güzelliğe doğru hidayet etsin. Eba Salih, Mehdi, Kaim, Muntazar, Sahib-i zaman o hazretin en ünlü lakaplarındandır.
Tüm semavi peygamberlerin varisi olan imam Mehdi (sa) tüm kemal ve cemallere sahiptir. O hazret, İslam Peygamberi (sav)’in ahlakını ve imam Ali (sa)’nın cesaret ve yüce mekarimini simgeler. İmam Ali (sa) “O, sizin en bilgininizdir” diye buyurmaktadır bir hadisinde.
İmam Bagır (sa) da şöyle buyuruyor: Allah kitabı ve Resulullah (sav)’ın sünneti hakkındaki ilim, Mehdi’nin kalbinde yeşerir, bitkilerin yer yüzünde yeşerdiği gibi.
Hz. Mehdi (sa) enbiyalar gibi oldukça sade yaşar ve az yiyecek ve sade elbiselerle yetinir. İbadette ve namazda süreklilik arz eder ve yüzünden en yüce kulluk işaretleri bellidir. O hazret insanlar arasında adaletle davranır ve cömertlik ve bağışlama simgesidir.
İslam Peygamberi şöyle buyurmakta Hz. Mehdi Sa. hakkında: Adamın biri onun yayına gelir ve “ey Mehdi, bana bir şeyler bağışla” der. O da istekte bulunan adama kaldırabildiği kadar malından verir.
İmam Mehdi (sa) zalimlere karşı kesin tavırlıdır ve eşitli davranmak ve adaleti uygulamak tüm programlarının başında yer alır. Gerçi bu gün o hazret gözlerden gizlidir, lakin bereketli varlığı hidayet, hayır ve bereket kaynağıdır. O hazret parlayan bir güneş misali tüm gönüllerle irtibatta olup yüreklere sıcaklık ve hayat vermektedir. Rivayetlere göre Hz. Mehdi (sa) bulutların ardından gizlenen bir güneş gibidir ve görünmemesine karşın yeryüzünde yaşayan insanlar bu güneşten yararlanır.
Bir süre önce Kuveyt’te yayınlanan Er-Ray’ul Amm gazetesi Hz. Mehdi’nin (sa) zuhuruna inancın Müslümanların direniş gücünü arttırdığını yazdı. Gazeteye göre gerçi İran ve Lübnan gibi ülkelerin askeri gücü batılı ülkelerin silah gücü ile eşit değil, lakin Şii Müslümanların sözünü ettiği güç ve izzet, onların mal varlığından çok daha fazla olduğu anlaşılıyor. Bu güç duygusu Hz. Mehdi’nin (sa) zuhurunun yaklaştığı inancından kaynaklanıyor. Şii toplumlarda kurtarıcının zuhuruna olan inanç insanları gelecekteki olaylarla yüzleşmeye hazırlıyor. Bu hazırlık ise kendi başına gelecekte derin değişimlere sebep oluyor.
Dünyayı kurtaracak vaadedilen kurtarıcı konusu bölgesel veya kıtalar düzeyinde bir durum değildir. İslam dini alemin kurtarıcısını tüm coğrafi sınırların ötesinde tüm beşeriyeti kapsayacak şekilde gündeme getirmiştir.
Bu bakış açısından bir gün insanların saadete, adalet, özgürlük ve güvenlik dolu bir yaşama kavuşacakları müjdeleniyor. İmam Zaman (sa), içinde acı, elem ve zulümden hiç bir iz olmayan ve salih insanların iktidarın başına geçeceği aydın bir dünya kuruyor. O hazret zalimlerden hesap soruyor ve insanların çiğnenen haklarını iade ediyor. İmam Mehdi (sa) yer yüzünde tüm kötülükleri silerek dünyada zulmün yok olacağının kesin olduğunu ve alemin aydın ufuklara doğru ilerlediğini ispat ediyor.
Genelde insanoğlu, adalet taleptir ve ilahi sünnet de onun bu ihtiyacını karşılamaktadır. İslam açısından zulüm dönemi geçicidir ve beşeri toplum sonunda barış ve adalet üzerine kurulur. Bir başka ifade ile, imam Mehdi’nin (sa) zuhur etmesi ile birlikte karanlıklar dönemi sona erecek ve aydınlık dönemi başlayacaktır.
İmam Mehdi’nin (sa) kurduğu toplumda tüm esaret bağları kırılacak ve insanlar gerçek anlamda hür olacaktır. İmam Mehdi’nin (sa) adaleti tüm dünyayı saracak şekilde cihanşümuldur.
İmam Sadık (sa) şöyle buyurmakta: Allah’a andolsun, Mehdi adaletini insanların evlerinin en derin köşelerine kadar yaşacaktır, hani soğuk ve sıcağın buralara kadar yayılması gibi.
Son kurtarıcıya ve karanlıktan kurtuluşa inanmak, insanların en eski arzusu olup beşeriyetin kaderini belirleyecek bir inançtır. Hz. Mehdi’nin (sa) adaleti öylesine güzeldir ki insanlar fani dünyanın zaten bu iyi son için bu kadar devam ettiğini anlayacaktır.
Vaadedilen kurtarıcının zuhuru dünyada barış ve adaletin habercisidir. Bu yüzden insanları kendilerini bu kader belirleyici aşamaya hazırlamalıdır. Bunun için beşeri toplumlar insani ve ahlaki değerleri korumalı, kötülükleri azaltmalı ve fitne ve savaşı önleme ki o hazretin zuhuru için gereken zemin hazırlansın. Tarihte bir dönüm noktası olan imam Mehdi’nin (sa) zuhur etmesinin ardından beşeriyet adaletin tadına varacak ve yer yüzünde ve derinliklerinde yer alan tüm nimetlerden yararlanma imkânı herkes için sağlanacaktır.
Hz. Mehdi (sa) döneminin en önemli özelliklerinden biri de tüm dünyada güvenliğin sağlanmasıdır. İslam açısından gerçek güvenlik ancak hakiki iman ve şirkten uzak durmakla olur. Yüce Allah En’am suresinin 82. ayetinde ancak iman eden ve imanlarına şirk ve zulüm bulaştırmayanların gerçek hidayete erenler ve güvenliğe kavuşanlar olduğunu buyuruyor.
İmam Mehdi (sa) halkın korku ve paniğine sebep olan her türlü etkeni ortadan kaldırıyor, yasalara karşı çıkma ve kargaşa çıkarmanın köklerini kurutarak kanun, adalet ve insan haklarına saygı temellerine dayanan yepyeni ilişkiler tanımlıyor. O dönem Kuran-ı Kerim’in tabiri ile dehşet ve korku, güvenliğe dönüşüyor, insanlar Hz. Mehdi (sa) sayesinde barış ve güvenlik dolu bir ortamda yaşıyor.
Bu konuda imam Mehdi (sa) şöyle diyor: Ben, yeryüzü halkının huzur ve güvenliğinin sebebiyim.