Batıyla nükleer silah yarışına giren Çin yönetiminin, 1964 ila 1996 arasında gerçekleştirdiği ve bugüne kadar bir tabu olarak kalan nükleer testlerinin ürküten gerçekleri ortaya çıkmaya başladı.
İngiliz Times gazetesinin haberine göre bu dönemde gerçekleştirilen 46 nükleer denemede en az 190 bin kişi kanser ve lösemi nedeniyle hayatını kaybetti. Çin'in batısında tarihi İpek Yolu üzerindeki Lop Nur bölgesinde yapılan denemelerin ardından yayılan radyasyonun, 1.4 milyon kişiyi etkilediği, kurbanlar arasında Çinlilerin yanında Uygurlu Müslümanlar, Tibetliler ve hatta Kazakistan'da yaşayanların da bulunduğu belirtiliyor.
ELLERİYLE TOPLADILAR
Çin'in 'hayalet nükleer programından' en fazla zarar gören kesim ise, Birim 8023 adında, denemelerin ardından patlama bölgesine giderek kalıntıları toplamakla görevli özel grup. Çoğu görevli oldukları süre zarfında hayatını kaybeden üyelerin hayatta kalanları ise, ilk defa seslerini yükselterek devletten tazminat talebinde bulunuyor. Times'a konuşan eski bir görevli, 23 yıl Birim için çalıştığını belirterek, kızında doğuştan omurilik hastalığı olduğunu ve doktorların da bunu radyasyona bağladığını ancak devletten sadece aylık 130 yuan (20 dolar) yardım alabildiklerini söyledi. Halihazırda 50 ila 70 yaşlarında ve sağlık durumları çok kötü olan bu kişilerin, patlamanın akabinde 'atlar üstünde ve sadece gaz maskesi takarak' patlamanın ardından oluşan mantar bulutunun altına gitmeye zorlandıkları belirtiliyor.
HAYVANLAR KÜL OLDU
Deneme yapılan bölgelerin çevresine, oluşacak tahribatı belirlemek üzere canlı hayvanlar, tanklar, uçaklar ve binalar yerleştirildiği, patlama sırasında bütün canlıların küle döndüğü ifade ediliyor. Çin hükümetinin en şaşırtıcı uygulamalarından biri ise, Pekin'deki bir metro istasyonunun benzerini, deneme alanında yer altında inşa etmesi. Patlama ardından Birim 8023'tekilerin enkazı toplamaya gittikleri ve bu sırada büyük oranda radyasyona maruz kaldıkları düşünülüyor. Bugüne kadar nükleer faaliyetleriyle ilgili açıklama yapmayan Çin yönetiminin, uluslararası araştırmalar ve çalışmalarda görev alan Çinlilerin taleplerinin ardından nasıl bir tavır alacağı ise merak ediliyor.
Japonya'ya atılandan 360 kat daha güçlü
Başkent Pekin'in 2000 km batısındaki bölgede 23'ü atmosferde, 22'si yer altında biri de başarısız olmak üzere 46 deneme gerçekleştirildi. Kasım 1976'da havadan bırakılan bombanın, Hiroşima'ya atılandan 320 kat daha güçlü olduğunu belirtiliyor. Araştırmalara göre 'Havadaki tsunami' olarak nitelendirilen Çin'in en büyük üç denemesi, Çernobil nükleer reaktöründen 4 milyon kat fazla radyoaktif madde üretti. Programın mali boyutu sır gibi saklanırken, kimi zaman harcanan paranın, devlet bütçesinin üçte birine çıktığı belirtiliyor. Nükleer denemelerle ilgili en ayrıntılı çalışmayı ise Japon fizikçi Jun Takada gerçekleştirdi. Takada, bilgisayar simülasyonları ve uluslararası radyasyon ölçüm standartlarını kullanarak Çin'in nükleer bilançosunu çıkardı.
Star gazetesi
İngiliz Times gazetesinin haberine göre bu dönemde gerçekleştirilen 46 nükleer denemede en az 190 bin kişi kanser ve lösemi nedeniyle hayatını kaybetti. Çin'in batısında tarihi İpek Yolu üzerindeki Lop Nur bölgesinde yapılan denemelerin ardından yayılan radyasyonun, 1.4 milyon kişiyi etkilediği, kurbanlar arasında Çinlilerin yanında Uygurlu Müslümanlar, Tibetliler ve hatta Kazakistan'da yaşayanların da bulunduğu belirtiliyor.
ELLERİYLE TOPLADILAR
Çin'in 'hayalet nükleer programından' en fazla zarar gören kesim ise, Birim 8023 adında, denemelerin ardından patlama bölgesine giderek kalıntıları toplamakla görevli özel grup. Çoğu görevli oldukları süre zarfında hayatını kaybeden üyelerin hayatta kalanları ise, ilk defa seslerini yükselterek devletten tazminat talebinde bulunuyor. Times'a konuşan eski bir görevli, 23 yıl Birim için çalıştığını belirterek, kızında doğuştan omurilik hastalığı olduğunu ve doktorların da bunu radyasyona bağladığını ancak devletten sadece aylık 130 yuan (20 dolar) yardım alabildiklerini söyledi. Halihazırda 50 ila 70 yaşlarında ve sağlık durumları çok kötü olan bu kişilerin, patlamanın akabinde 'atlar üstünde ve sadece gaz maskesi takarak' patlamanın ardından oluşan mantar bulutunun altına gitmeye zorlandıkları belirtiliyor.
HAYVANLAR KÜL OLDU
Deneme yapılan bölgelerin çevresine, oluşacak tahribatı belirlemek üzere canlı hayvanlar, tanklar, uçaklar ve binalar yerleştirildiği, patlama sırasında bütün canlıların küle döndüğü ifade ediliyor. Çin hükümetinin en şaşırtıcı uygulamalarından biri ise, Pekin'deki bir metro istasyonunun benzerini, deneme alanında yer altında inşa etmesi. Patlama ardından Birim 8023'tekilerin enkazı toplamaya gittikleri ve bu sırada büyük oranda radyasyona maruz kaldıkları düşünülüyor. Bugüne kadar nükleer faaliyetleriyle ilgili açıklama yapmayan Çin yönetiminin, uluslararası araştırmalar ve çalışmalarda görev alan Çinlilerin taleplerinin ardından nasıl bir tavır alacağı ise merak ediliyor.
Japonya'ya atılandan 360 kat daha güçlü
Başkent Pekin'in 2000 km batısındaki bölgede 23'ü atmosferde, 22'si yer altında biri de başarısız olmak üzere 46 deneme gerçekleştirildi. Kasım 1976'da havadan bırakılan bombanın, Hiroşima'ya atılandan 320 kat daha güçlü olduğunu belirtiliyor. Araştırmalara göre 'Havadaki tsunami' olarak nitelendirilen Çin'in en büyük üç denemesi, Çernobil nükleer reaktöründen 4 milyon kat fazla radyoaktif madde üretti. Programın mali boyutu sır gibi saklanırken, kimi zaman harcanan paranın, devlet bütçesinin üçte birine çıktığı belirtiliyor. Nükleer denemelerle ilgili en ayrıntılı çalışmayı ise Japon fizikçi Jun Takada gerçekleştirdi. Takada, bilgisayar simülasyonları ve uluslararası radyasyon ölçüm standartlarını kullanarak Çin'in nükleer bilançosunu çıkardı.
Star gazetesi