Tutsak haklarıyla ilgilenen bir kuruluş, İsrail güçlerinin Gazze savaşında ele geçirdiği tutsakları, canlı kalkan olanak kullandığını ve Filistinli direnişçilerle yaptığı çatışmalarda onların arkasına sığındığını duyurdu. İsrail, operasyonun başlamasıyla birlikte, direnişçilerin nerelerde gizlendiklerini, neler yaptıklarını ve kimler olduklarını belirlemek ve bilgi toplamak için silahsız yüzlerce kadın ve çocuğu tutuklayarak gözaltına almıştı. Uluslararası Af Örgütü Amnesty adına araştırmalar yapan Donatella Rovera da, İsrail askerlerinin Gazze`deki Filistinlileri direnişçilere karşı halkı canlı kalkan olarak kullanma uygulamasının "standart" olduğunu söyledi. "İsrail askerlerinin bir eve girmesi, içerdeki insanları alt katlarda bir odaya kilitlemesi ve evin geri kalanını askeri üs gibi kullanarak buradan sniper atışları yapması standart bir uygulama" ifadelerini kullanan Rovera, "bu kesinlikle ders kitaplarında örnek olabilecek bir canlı kalkan kullanımı durumudur" dedi. Rovera, İsrail`in Filistinlileri ilk kez canlı kalkan olarak kullanmadığını da hatırlattı. İsrail askerleri, Filistinlileri Hamas direnişçilerini yanlarına çağırmaya da zorluyor, yaklaşan direnişçiler askerler tarafından tutuklanıyor ya da vuruluyor.
Gazze'nin kuzeyindeki Atatir mevkiindeki görgü tanıkları, aljazeera.net'e yaptıkları açıklamada, bölgede kara harekatı başlatan İsrail güçlerinin bir eve düzenledikleri baskında iki çocuğu yakaladıklarını ve başka evlere baskın düzenlerken bu çocukları kendilerine kalkan olarak kullandıklarını kaydetti. Tanıklar, İsrail'in kadınlara da aynı muameleyi yaptığını dile getirdi.
İsrail ise savaşın başındah beri yaptığı açıklamalarda, Filistinli direnişçilerin kadın ve çocukların arkasına sığındığını iddia ediyor, direnişçilerin reddetmesine rağmen, bu açıklamalar da Batı medyası tarafından ısrarla gündemde tutuluyordu.
Yine aynı bölgeden görgü tanıkları, telefonla verdikleri bilgilerde, İsrail askerlerinin, direnişçiler hakkında bilgi vermek istemeyen kişileri kurşunla infaz ettiklerini bizzat gördüklerini aktarıyorlar. İsrail'in bu yaptıkları uluslararası hukuk uzmanlarına göre suç. Cenevre Anlaşması'na göre işgal güçleri, esir aldıkları insanları öldüremez, onlara işkence yapamaz, onlardan zorla bilgi toplayamaz. Bunu yapması o devletin terör suçu işlemesi anlamına geliyor.
Tutsaklarla ilgili insan hakları konusunda uzmanlaşan Tutsak Araştırmaları Merkezi, korku siyaseti olarak, İsrail'in sistematik bir terör içerisinde olduğunu belirterek, kışın ortasında esir alınan Filistinlilerin çırılçıplak soyulması gibi uygulamaların işgal güçleri tarafından yaygın bir terör aracı olarak kullanıldığını açıkladı.
Atatir bölgesinden 55 yaşındaki Ebu Muhammed de, İsrail askerlerinin esirleri infaz ettiğine gözleriyle şahit olduğunu söyledi. Ebu Muhammed tutuklanırken eve aniden baskın yapan İsrail askerlerinin acı soğuğa rağmen, evdeki erkeklerden çırılçıplak soyunmalarını istediğini, çocuklarının gözyaşları arasında üst baş araması yaptıklarını ve oğluyla kendisinin ellerini arkalarından kanatacak kadar sıkı bir şekilde bağlayarak hapishaneye götürdüğünü kaydetti. Ebu Muhammed, hapishaneye götürülürken, insana kesin ölüm hissi veren sıcak çatışma bölgelerinden geçirildiklerini de belirtti.
Tutsak Araştırmaları Merkezi'ne bilgi veren Ebu Muhammed sözlerini şöyle sürdürdü: "İki gün sonra bizi soruşturma yapmak üzere Biru's Seba hapishanesine naklettiler. Hakkımızdaki bütün bilgilerin en ince ayrıntısına kadar bilgisayarlarında bulunması beni şok etti. Bizden tek istedikleri füzeleri kimlerin attığını onlara söylememizdi. Bizden bir cevap alamayıp bizim bu konuda bir bilgi sahibi olmadığımıza kani olunca serbest bıraktılar. "
Ebu Muhammed, İşgal askerlerinin serbest bırakılmadan önce kendisine ait el konmuş paraları geri vermelerini istediğini ama bu talebinin reddedildiğini de kaydetti.
İsrail kaynakları, işgal güçlerinin mevcut askeri operasyon sırasında yüzlerce Filistinliyi tutukladığını, bu kişileri Gazze sınırı bölgesinde kurulmuş olan karargahlara sorgulanmak üzere götürüldüğünü belirtiyor.
14 Ocak 2009