Zeynebiye - Ehlibeyt Dünyasının Gündemi | Türkiye Caferileri

Son zamanlar da çok sık duyduğumuz şikâyetlerden birisi, ?mutlu olamıyorum.?

Modern zamanların, insanlara, bilhassa kadınlara yaşattığı en büyük kayıp, mutluluk kaybı, Annelerimize, teyzelerimize sorduğumuzda, eskiden zor şartlar altında hayatlarını idame ettirmeye çalıştıklarında bile, şimdiye oranla daha mutlu olduklarını söylüyorlar.

Peki, neden mutlu değiliz?

Günümüzde kadınlar, mutsuz olmalarının sebeplerini, ekonomik problemlere, eşlerinin kendilerine yeterince vakit ayırmamalarına, ilgisizliklerine ve eşlerinin kendilerini anlamadıklarına bağlarlar.kısacası bir kadının mutsuz olmasındaki en önemli faktörün kendi eşleri olduğunu söylerler..

Kadınların genelinde, evlendikten sonra psikolojik olarak her şeyleriyle kendilerini eşlerine teslim etme dürtüsü vardır.. Kadın aklıyla, fikriyle, zevkleriyle, yemek yeme alışkanlığı da dâhil, uyku düzeniyle bile, maddi manevi her şeyiyle eşine teslim olur, bu teslimiyet başta hoş gelse dahi sonralarda sıkıcı bir hal almaya başlar, velev ki karşısında ki, eşinin bu iyi niyetini istismar edip, her şeyiyle kadını sahiplenmeye başladıktan, İslam?ın ona verdiği özgürlüğü bile kısıtlamaya çalıştıktan sonra bu durum kadını fazlasıyla mutsuz eder.

Peki İslam, bir kadının her şeyiyle eşine teslim olması , tüm haklarının erkeğin egemenliği altında olması hususunda ne diyor, bu olaya bir de İslam çerçevesi altında bakalım.. Cahiliye döneminde kadının itibar görmediği, değer verilmediği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bu gerçek kız çocuklarının doğumuyla başlardı, erkek çocuğu olan bir baba sevinir, şenlikler düzenler ve etrafındakilerde bu sevince ortak olurlardı. Kız çocuğu olan bir baba ise bunu kendisine utanç vesilesi yapar, yüzü kızarır, evden dışarı çıkamazdı..hatta kız çocuğu oldu diye çevresindekiler ona selam vermeyi dahi keserlerdi. Ta ki baba yeni doğan kız çocuğunu diri diri toprağa gömene kadar. Kız çocuklarının toprağa gömülmesinin, kadını küçük görmenin dışında çeşitli nedenleri de vardı. Ekonomik neden bunların başında geliyordu, erkek çocuk büyüdüğünde aile bütçesine katkıda bulunur düşüncesiyle gururla büyütülürken, kız çocuk böyle bir beklentiye cevap veremeyeceğinden göz ardı ediliyordu. Kabileler arasındaki savaşın da, kız çocuklarının toprağa gömülmesinde büyük bir payı vardı, öyle ki erkek çocuk büyüdüğünde savaşa katılacak, kabilesini koruyacaktı, fakat kız çocuklar savaşa katılmak bir yana dursun, savaş esnasında korunmada isteyeceklerdi. Bir diğer neden ise, savaş esnasında esir olan kız çocukları, ya pazarlarda satılacak yâda cariye olarak kullanılacaklardı. Cahiliye döneminde kadın, insan toplumunun bütün meziyetlerinden yoksun idi, bir baba kızına sormadan onu istediği kişiyle evlendirme hakkına sahipti, kadınlar mirastan pay almazlardı hatta iki kız kardeşle evlenmekte Arap adetlerince meşru bir olaydı. İslam, cahiliye döneminde ki, bunlar ve bunlara benzer olayları kesinlikle men etmiş, yerine kadına değer veren yeni kanunlar getirmiştir O?nun ayetlerinden biri de, size nefislerinizden, sakinleşeceğiniz eşler yaratması ve aranıza sevgi ve acıma koymasıdır.

Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır. (Rum 21) İslami sistemde kadın, tahsil hakkı, iş hakkı, mülkiyet hakkı, oy kullanma hakkı, miras hakkı ve erkeğin sahip olduğu haklara sahiptir. İnsani haklar açısından da kadınla erkek arasında fark yoktur, ikisi de insandır ve ikisi de kendi kaderine müdahale etme hakkına sahiptir.

Günümüzde kadınlar, namus ve iffetlerini koruyarak sosyal ve siyasi faaliyetler de bulunabilirler .. İslam kadına annelik gibi yüce bir görev ve muhteşem bir duygu da bahşetmiştir. Cennet anaların ayakları altındadır (Hz. Muhammed) (s.a.a) Şimdi gelelim günümüzde kadınların elinden alınan haklara.. İslam?ın kadına sunduğu sayısız hakların karşısında, maalesef ki erkek egemenliğinin hat safhalarda yaşandığı bir toplumun parçalarıdır kadınlar. İslam ahlakından yoksun toplumlarda kadın, evinde oturması gereken, tek işi yemek yapmak, ev temizlemek ve çocuk büyütmek olan, eğitim hakkı elinden alınmış ve hiçbir sosyal faaliyete katılamayan bir karakter olarak çıkıyor karşımıza..elbette ki demiyorum kadın yemek yapmasın , çocuk bakmasın , fakat bunların yanı sıra toplumda şahsiyet de kazanmalıdır kadın .

İslam?ın çizdiği kadın portresiyle, günümüz kadın portresi birbirlerinden farklıdırlar, Kuran, erkeğe ve kadına eşit haklar yüklediği halde, günümüz kadınları, Kuran ahlakıyla ahlaklanmayan erkekler tarafından hor görülüp, ezilmekte ve İslam?ın onlara tanıdığı haklar ellerinden alınmaktadır.. Kadın ve erkek fiziksel farklılıklarından dolayı, birbirlerinden üstün yâda aşağı değillerdir ve erkek bu fiziksel gücünü kullanıp ta kadına üstünlük taslayamaz zira Kuran?da üstünlüğün ancak takvayla olduğu buyrulmaktadır.

Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz en çok takva sahibi olanınızdır. Allah bilendir, (her şeyden) haberdar olandır.
(Hucurat 13)

Kadının, iffet ve namusunu koruyarak, sosyal hayata dâhil olmasının ve çalışmasının İslam?a aykırı olmadığına, tarihten örnekler verebiliriz. Peygamber (s.a.a) zamanında, Kays kızı ümmü Münzir hurma satıcılığı yaparken çıkıyor karşımıza, Mahreme bin Cendel kızı Esma ise, Yemen'den getirttiği güzel kokuları Medine?de satarak para kazanıyordu. Peygamberimizin (s.a.a) ilk eşi olan Hz. Hatice de tüccarlık yaparak , ticaret konusundaki başarısını sergiliyordu.. Peygamberimizin (s.a.a) Mekke?de olduğu zamanlarda ise maliye işleriyle Nehik kızı Semra el Esediyye isminde bir kadın ilgileniyordu.

Bu örneklerden de anladığımız kadarı ile İslam kadının çalışmasıyla ilgili herhangi bir yasaklama getirmemiştir, Kuranı Kerimde erkeklerin çalışmasıyla ilgili yasaklayıcı bir ayet olmadığı gibi, kadının da çalışmasıyla ilgili de yasaklayıcı bir ayet olmadığını da göz önünde bulundurursak Kuran açısından da kadının çalışması yönünde bir engel olmadığını söyleyebiliriz.

Ataerkil otoritesine dayanan bir toplumda, örf ve adetlerin maalesef ki din kurallarının önüne geçmesi sonucun da, İslam?ın ona verdiği haklar kadının elinden alındığında, kadın elbette ki kendisini mutsuz hissedecektir. Oysa kadın kendisine toplum da bir yer edinebilirse, sosyal faaliyetlere katılabilirse (ki bu sosyal hayatı yüzde yüz değiştirecektir) kendisini meşgul edebilecek uğraşlar bulabilirse, tabiri caizse kendisinin işe yarar bir birey olduğunu hissedebilirse son derece mutlu ve daha verimli bir insan olur.

Kadın ve erkeğin eşit olduğu ve mutluluklarını paylaştığı bir hayat ümidi ile..

Zira mutluluklar paylaştıkça çoğalmaz mı?..

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.