Müslüman Şii toplumunun yüzyıllardır onurlu duruşu, tavizsiz olan ehlibeyt sevgisi ve zulme sessiz kalmaması yüzünden hep soykırımlara, işkencelere uğradığı ve mazlum olduğu bir gerçektir.

Tek suçları Ehlibeyt?in yolundan gitmek olan bu toplum; Allah adına insanları yönettiklerini iddia edenler tarafından sürekli zulme ve soykırıma uğramışlardır. Hatta bu zulümler ve işkenceler o kadar ileri gitmiştir ki, kendini Müslüman addeden bir takım gurupçuklar tarafından canları, malları ve namusları bile helal edilmiştir.

Yüce İslam Peygamberi Hz.Muhammed (sav)?in rihleti ile başlayan bu haksızlıklar, zulümler ve işkenceler sürekli failleri değişen ama mazlumları hiç değişmeyen bir düzen olarak günümüzde de devam etmektedir. Müslüman sıfatını sadece kimliklerindeki din hanesinde taşıyan bu zalim zavallılar zulüm ederek, kan dökerek, gözyaşı akıtarak Ehlibeyt in izlerini bu dünyadan sileceklerini, Müslüman Şii toplumunu sindirebileceklerini düşünerek büyük bir zavallılık örneği sergilemektedirler.

20. ve 21 Yüzyılda bu zalimlerin ağa babalarının adları Amerika ve İsrail olarak değişmiştir. Kendileri Müslüman Şii toplumu ile yüzleşmeye cesareti olmayan bu zalimler Arap yarımadasındaki bu ateşi, kullandıkları Suudi Arap maşalar ile küremeye alevlendirmeye çalışmaktadırlar. Müslümanı Müslümana kırdırdıklarını düşünerek çifte intikam aldıklarını düşünerek koltuklarından bu zulmü gülerek seyretmektedirler.

Bu malum şer odaklarının bir avuç Bahreynli Müslüman Şii üzerine var güçleri ile saldırmasının gerçek anlamda iç karışıklığı önlemek için değil bir liman ülkesi olan Bahreyn?in denetimini ele geçirerek nemalanmak, Müslüman toplumları birbirlerine düşman ederek zenginliklerini kendi ceplerine indirmek ve perde arkasında da yüzyıllardır yapamadıkları Müslüman Şii direnişini kırmak olduğu aşikar bir olaydır.

Gerçek manada Bahreyn?de ortaya konan bu oyun, yaşanan bu zulüm ve işkenceler; Ehlibeyt?i seven, Ehlibeyt?in derdiyle dertlenen bütün Müslümanların ortak acısıdır.

Ne acıdır ki Kufe?de sesi soluğu kesilen, Peygamber evlatlarına arkasını dönüp giden Müslüman toplum, Bahreyn?de de tıpkı 1331 yıl önce Kerbela?da olduğu gibi arkalarını dönüp gitmeyi ve sessiz kalmayı tercih etmektedirler.

Bahreyn?de mazlum halka kurşun sıkan bu zihniyetlere karşı İslam alemi; Merhum İmam Humeyni (ra) nin Siyonist rejim ile ilgili söylediği o tarihi sözü uygulamaya koyarsa ümmetin hiçbir sorunu kalmayacak ve bu Siyonist zihniyet gereken dersini alarak her Müslümanın dökeceği bir kova suda boğulacaklardır.

Günümüz Müslümanları; Kufe halkından bazılarının Hz.Hüseyin (as)?e yaptıklarından ders çıkarmalı, Müslüman din kardeşlerinin uğradığı zulmü ve soykırımı tel?in etmek, karşısında durmak adına üzerine düşen bütün vazifelerini yerine getirmelidir. Aksi takdirde ruz-i mahşer de Kerbela?da İmamlarını yalnız bırakan bu gurup ile aynı safta yer alarak Rabbimize hesap vereceklerdir.

Kerbela?da yaşanan zulmün Bahreyn de tekerrür etmemesi için, bu ayıbın Dünya Müslümanlarının alnına kara bir leke olarak çalınmaması için; Suud işbirlikçileri başta olmak üzere bu gurupçuklar derhal Bahreyn?den çıkarılmalıdır.

Bahreyn halkının kendi aralarında olan sorunlarını demokratik bir çerçevede çözebilmeleri için gerekenlerin Müslüman Ülke Liderleri tarafından yapılması gerekmektedir.

Amerika, İsrail ve Münafık Suud rejiminin bu ülkeden derhal kanlı ellerini çekmeleri için Tüm İslam alemi tek vücut olmalıdır. İran Irak savaşında aldıkları ağır yenilginin, Lübnan?da Hizbullah karşısındaki hezimetlerinin, Irak?ta yaşadıkları hüsranın ve tarihte bulunan sayısız yenilgilerinin diyetini Mazlum Bahreyn halkına ödettirmeye çalışmalarına engel olunmalıdır.

Bahreyn Halkı Yalnız Değildir. Dökülen kanların hesabı elbet bir gün sorulacaktır.